SAÇMA İDDİALAR! *** TEKRAR ÖNYARGILILARA CEVABIMIZ
Pazartesi, 16 Ekim 2017 00:00

SAÇMA İDDİALAR!

"BAŞ ÖRTMEK KURAN’IN EMRİ DEĞİLDİR 1 KUR'AN’DA BAŞÖRTÜSÜ DEĞİL CUYUB (GÖĞÜS) ÖRTÜSÜ GEÇER

Mü’min kadınlara da söyle: “Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Örtülerini, GÖĞÜSLERİNİN ÜZERİNE ÖRTSÜNLER… [Nur Suresi, 31]

Nur Suresi 31 ayette, neredeyse her mealde “Başörtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) salsınlar” şeklinde çevrilmiş olan cümlenin orijinal Arapçasında aslında “başörtü” kelimesi geçmemektedir. Burada geçen kelime “örtü”dür. Ayetteki kelimelerin Arapça anlamlarını incelediğimizde bunu çok açık görebiliriz: Ayette geçen “vel yadribne bi humurihinne alâ cuyûbihinne”

Yadribne: “Darabe” fiilinden türemedir, “vurmak, dövmek, bırakmak, örtmek, kapamak” anlamındadır. Humurihinne: “Hamara”dan türemedir. “Hamrü” “şarap, sarhoşluk verici” anlamındadır. Kelime bu ayette “örtü” manasına gelir. Genellikle de “her türlü örtü, perde, paravan; siper; bahane” gibi anlamlara sahiptir.

Cuyubihinne: Cüyub kelimenin çoğuludur. Göğüs, yaka, cep, koyun (göğüs bölgesi), sine, bağır, oyuk, gerdanlık gibi anlamları da vardır. “Cuyub” (Yaka açığı) Kelimesinin Anlamı Cuyub kelimesi, bildiğimiz cep kelimesinin çoğuludur (gömlekte cep açmak, cebine koymak, cebinden çıkarmak gibi tanımlamalarda kullanılır.) Ayrıca “göğüs, yaka, koyun (göğüs bölgesi), sine, bağır, delik, oyuk, gerdanlık, bozuk para çantası, açıklık, yarık, boyun, gerdan” gibi anlamlara da gelmektedir.

“Cuyub” kelimesi Kuran’da 3 kere geçmektedir. “Cuyub” kelimesi Nur Suresi, 31. ayette kullanılmakta, kelimenin tekil hali yani “ceyb” ise Hz. Musa (as) kıssasında bildirilen iki ayette geçmektedir. Kelimenin bu iki ayetteki kullanılışları ise şöyledir:

“Cuyub” kelimesinin tekil hali yani “ceyb” Hz. Musa (as) kıssasında iki kez geçer:

Elini koynuna (fi ceybike) sok da kusursuz bembeyaz çıksın… (Neml Suresi, 12)

Elini koynuna (fi ceybike) sok. Kusursuz olarak bembeyaz bir halde çıksın. … (Kasas Suresi, 32)

Görüldüğü gibi yukarıdaki iki ayette de cuyub kelimesi, Hz. Musa (as)’ın ’göğsü/koynu’ anlamında kullanılmıştır. Bütün bunlara baktığımızda ’cuyub’ kelimesinin, ’hımar’ yani örtmek kelimesi ile birlikte kullanıldığında göğsün örtülmesi anlamına geldiği açıktır. “Başı örtmek” gibi bir anlam ise ayetin hiçbir yerinde yoktur. Dolayısıyla “Başörtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) salsınlar” şeklinde tefsir edilmiş olan bölümün gerçek anlamı, “örtülerini göğüslerinin üzerine örtsünler” şeklindedir. Ayette bildirilen hüküm başın değil, göğüslerin örtülmesidir.

Yanlış Bilinen Gerçekler

Kuran'ın her konuda apaçık bir kitap olduğunu anlatan ve İslam adına uydurulmuş her türlü iftirayı Kuran ışığında aydınlatan bir sayfayız."

Hocam kafamız karışıyor...

Cevap: Bu saçmalıkları kim yazmışsa kendini ispatlamak, bazı çevrelerden beğeni toplamak için yazmıştır. 1400 yıl önceki tarihi şartları hiç düşünmeden aklına eseni savurmuştur. Başka diyecek bir şey bulamıyorum.

 


 

TEKRAR ÖNYARGILILARA CEVABIMIZ

Hürriyetin yayınlamış olduğu Kur'ân tasvirinizi okudum. Maksadım katiyen eleştirmek değil, naçizhane fikrimi belirtmek. Birçok ayet yorumunuzu yerinde buldum. Emeğinize sağlık. Fakat, Hz. İsa ve gayri müslimlik ile ilgili çevirilerinizi biraz taraflı buldum. Dini kitapların hepsinin yaratıcımızın bize insan alemi okusun diye indirilmişken bu taraflılığın sebebini merak ettim. Yanlış anlamaz iseniz size bir sorum olacak. Kur'an'ı araştırdığınız gibi, İncil ve Tevrat'ı da araştırdınız mı?

Cevap: 11 dizi halinde sitemde yazdığımız ‘Önyargılılara cevabımız’ adlı yazımızı okursanız siz de yararlanırsınız sanırım. Evet, evet her iki kitabı da birkaç kez okudum. Taraflı değilim. Sizin önyargınız öyle bir hüküm vermenize sebebolmuştur. Önyargılılara cevabım yazımı okumanızı tavsiye ederim.

Ayrıca size hatırlatmakta yarar var: Türkçede fakir olduğunuz anlaşılıyor: Çünkü naçizhane yazmışsınız. Türkçeyi bilen biri naçizhane yazmaz. Çünkü kelime naçizhane değil, naçizanedir, yani âciz, zayıf bir kul olarak anlamına gelir.