SÜBHAN'IN ANLAMI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER... |
Salı, 10 Ekim 2017 00:00 | |||
SÜBHAN'IN ANLAMI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER...Süleyman Ateş Hocam, Beni Yaşar Nuri Öztürk Hocamızın cenazesinde hatırlayacaksınız. Kalabalıkta sizin kolunuza girmiş ve kalabalıkta destekleşmiştik. Kuranmeali.org sitesinde “Subhan” kelimesinin çevirileri hakkında naçizane ummi tarzda bir eleştirimi bildirmem hususunda sizinle iletişime geçmek istedim. Bir süredir, site sayesinde Kur'ân'la meşgul oluyorum. Sizi "Subhan için "Yüce" kelimesini kullandığınız için size teşekkür ediyorum. Son günlerde "Sübhan"ın ve aynı isim kökünden olan kelimelerin zorlukla tercüme edildiğini veya yanlış tercüme edildiğini hissediyorum. Aslında anlamı, sizin de "54/Kamer-48"de "yushabune" kelimesinde olduğu üzere "Sübhan"ın anlamı "yüce akımlarda veya rüzgarlarda sürükleyen" anlamında büyük potansiyelin bir dinamik enerjiye dönüşmesi gibi geliyor. Elbette bu anlamıyla "Sübhan"ın münezzeh olmakla hiçbir ilgisi kalmadığı, bilakis evrendeki en büyük dinamizm olduğu ortaya çıkıyor. En Yüce Dinamik Akım olan Allah'ı münezzeh kelimesiyle statik/durağan hale getiren, hatta kenara atmaya çalışan bu anlayışa karşı mücadele gerektiğini düşünüyorum. Yine, aynı kökten olan "24/NUR-35"deki "misbahun" kelimesinin ikilenmesinin amacı da bu sanırım. "potansiyel voltaj altındaki akımda" yanan "lamba". Çeşitli çevirilerin de"sabahlamak", "sabah vakti" ve "oldular" şeklinde garip tercüme olanların da düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle kudretli meleklerin bazı kavimleri "yüce akımlarda sürükleyip diz üstünde bıraktığı" anlatımları "sabahladılar" veya "oldular" diyerek çevirmeleri bizlere birşey vermiyor. Bu konuyu bir süre önce Kuranmeali.org'a yazmama karşın bir sonuca ulaşamadım. Kur'ân yanlışlarını düzelttirme konusunda başarıları çalışmaları nedeniyle Edip Yüksel'le de görüşümü paylaştım, sizlerin yapacağınız eleştirinin etkili olacağı inancıyla size yazıyorum. Haddimi aşmış olduğum noktada sizden ve Yüce Allah'tan özür diliyor, Sizlerin yapacağı çalışmaya kolaylık sağlaması bakımından çıkarabildigim kadar bu kökten kelimelerin geçtiği ayetlerin listesini topluca aşağıda belirtiyorum. Saygı, Sevgi, Selam ve Teşekkürlerimle,... Cevap: Değerli kardeşim, yazınızdan Arapça bilmediğiniz anlaşılıyor. Zira Arapça سبحان (sübhan) kelimesini, sab (صبح) kökünden gelen مصباح (mısbah) kelimesiyle karıştırmışsınız. Sinle sübhan kelimesi çok yüce, çok ulu, her büyüklüğün üstünde olan büyük, hiçbir eksikliği olmayan anlamına gelir. Subhanellah, şanı yüce, çok ulu, kendisinde hiçbir eksiklik bulunmayan anlamlarını verir. Sadla subh, sabah, mısbah ise lamba demektir. Bu kelimeleri böylesine çekip uzatmak, ve ille modern bir şeyler yüklemek size ne kazandıracak? Bununla neyi elde edeceksiniz? Bu tür çıkarımları bir roman kelimesine de yükleyebilirsiniz. Benim kanaatime göre Kur'ân sözcüklerine, klasik Arap dilindeki anlamlarından başka anlamlar vermenin bir yararı yoktur. Bu cevabım üzerine okurum şu maili gönderdi: Sizin itibar etmediğinize ben de itibar etmem Hocam, sizin itibar etmediğiniz bir kişiye ben de itibar etmem. Bu konudaki yanlışlığımı ona yazdığım internet yorumunu silerek giderdim. Şahsımı cevaplama lutfunda bulunduğunuz ve hatamdan beni döndürdügünüz için şükranlarımı sunuyorum. Bir defa daha sizden ve Yüce Allah'tan af diliyor, saygılarımı arz ediyorum. Hocam,Açık sözü, yalanı şiar edinmiş diplomatik üsluba tercih ettiğimiz için sizi, eserlerinizi ve ilkeli duruşunuzu takip ediyoruz. Teşekkürlerimle, Selam ve saygılarımla... Cevap: Estağfirullah ..., sizin samimiyyetinize güvendiğim için bildiğimi açıkça yazdım. Eğer cevabımda biraz zerafet eksikliği varsa onu da benim iyi niyetime yorar, hoş görürsünüz. Şimdi din adamı görünümündeki birçok kişide aslında kibir, gururdan başka bir şey yoktur. Bunlar ruhaniyyeti değil, nefsaniyyeti temsil ederler. Nefsine tapan o tür insanlardan uzak durmak gerekir. Selam ve sevgilerimle...
|