İLÂHÎ ADÂLET ÜZERİNE
Pazar, 01 Ekim 2017 00:00

İLÂHÎ ADÂLET ÜZERİNE*

Saygıdeğer Hocam,yazılarınızı sürekli okuyor ve yararlanıyorum. Bu bağlamda size şükranlarımı sunarım. Aşağıda belirtilen hususlarda, bazı düşüncelerim olmakla beraber, derin bilgilerinizlebeni aydınlatırsanız minnettar olacağım.

a.) Devletin, dolayısıyla milletin, sahip olduğu maddi ve manevi değerlerin israf edilmesi kul hakkına girer mi?

b.) Yeryüzünde Yüce Allah'ın adaletinden söz edebilir miyiz? ...

Cevap: Yeryüzü kimsenin değil, Allah'ındır. Mülkün gerçek sahibi, onu yaratandır. Yaratan bu havayı, suyu ve toprağı üstünde yaşayan tüm canlıların kullanımına vermiştir. Kimi kişilerin bunlara sahip çıkması, göreceli sahipliktir, gerçek sahiplik değil. Şimdi herkesin hakkı olan bu yeryüzü değerlerini bir iki kişinin hoyratça kullanması, suyu israf etmesi, toprağı israf etmesi, havayı kirletmesi aslında öteki insanların, hayvanların ve tüm canlıların hakkına tecavüzdür ama bunu düşünen kim? Öyle ise herkesin, göreceli olarak sahibolduğu değerleri iyi kullanması, israf etmemesi gerekir. Bir iki kişinin bu değerleri hoyratça kullanması, yalnız kul hakkına değil, tüm canlıların hakkına tecavüzdür. Şimdi bugün gazetede okuduğum habere bakın. Bir milletvekili, milletin parasıyla oğlunun sünnet düğünü için boş alana mıcır döktürüyor. Devletin, belediyenin arabalarını kullanıyor. Bu arabalar o kişinin babasının malı mı? Düğün yapacaksa tüm masrafları kendi cebinden yapması gerekir. Nerede O adalet timsali Ömer ki devletin mumunu kendi özel sohbeti için dahi kullanmaktan kaçınıyor! Er geç herkes yaptığının hesabını İndi İlâhîde verecektir. Yetimin hakkı kimsenin yanında kalmaz. Peygamberimiz, herkesin çoban görevi yaptığını, güddüğü sürüden sorumlu olduğunu buyurmuşladır. Aile reisi çoluk çocuğundan, yönetici yönettiklerinden, onların hak ve hukukunu korumaktan sorumludur. Bu anlayışla hareket edilirse o toplumda adalet olur, hak yenmez, herkes birbirine güvenir. Allah da o toplumu başarılı kılar, güçlendirir. Ama bir toplum güzel meziyetlerini kötüye değiştirirse Allah da onları zayıflatır, verdiği nimetleri geri alır. Hakim iken mahkûm durumuna düşerler.

2. Allah'ın adaleti vardır. Hem de O'nun adâletinde kıl kadar haksızlık olmaz. Bizler işlerin içyüzünü bilmediğimiz için bazı şeylerde adaletsizlik olduğunu düşünürüz ama işlerin içyüzünü bilsek, her şeyin yerli yerinde ve hakkaniyetle yapıldığını anlarız.

Allah'ın adaletinde eğrilme, yamulma olmaz ama insanların seçimine bağlı işleri Allah'ın adaletine mal edersek yanılırız. O zaman insanlar sorumlu olmazlardı. İnsanlar, adaletsizliklerinden, haksızlıklarından sorumludurlar ve bunun hesabını yüce Divanda vereceklerdir.

*yazı arşivden alınmıştır