CENAZE NAKLİ *** RUHLAR BEDENLERDEN ÖNCE YARATILMADI MI?
Pazartesi, 21 Ağustos 2017 00:00

CENAZE NAKLİ*

İyi günler, biz Trakya'da bir kasabada yaşayan aileyiz. Kız kardeşim 2 yıl önce bir hastalık yüzünden vefat etti. Eşi onu İstanbul’daki aile mezarlığına defnetti. Ben ise onu babamın yanına, Trakya’ya götürmek istiyorum. Bu doğru olur mu?

Cevap: Defnedilmiş bir kişiyi kabrinden çıkarıp yüzlerce kilometre öteye taşımanın hiçbir anlamı yoktur, doğru da değildir. Ruhlar için mesafe söz konusu değildir. Kız kardeşiniz babasını çok seviyor idiyse zaten ruhu onun yanındadır. Kabirdeki ceset ise bir iki yıl sonra çürüyüp toprağa karışır. Burada da kalsa çürür, Trakya’ya da taşısanız çürür. Bir iki yıl sonra toprak olacak cesedi niçin taşıyacaksınız, bırakınız kabrinde kalsın.

 


 

RUHLAR BEDENLERDEN ÖNCE YARATILMADI MI?*

3 Eylül 2006 tarihli yazınızda insanın ruhunun bedeni ile birlikte yaratıldığından bahsediyorsunuz. Bezmi Elest'te "Rabbiniz ben değil miyim?" hitabına muhatap olan ruhlar değil midir? Bedenler ortada yokken ruhlara bu şekilde Allah'ın hitap etmesi ruhların daha önce yaratılması anlamına gelmiyor mu? Yoksa ben mi yanılıyorum? Açıklık getirirseniz minnettar olurum. Sağlık dileklerimle saygılarımın kabulünü rica ederim...

Cevap: Sözünü ettiğiniz A’râf Suresinin 172. âyeti, maalesef asırlarca önyargılarla çarpıtılmış, taşımadığı anlamlar kendisine yüklenmiştir. Şimdi âyeti, önyargısız olarak okuyalım: “Rabbin, Âdem oğullarından, onların bel­lerinden zürriyet­lerini almış ve: ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ diye onları kendi­lerine şâhid tutmuştu. ‘Evet, (buna) şâhidiz!’ dedi­ler. kıyâmet günü ‘Biz bundan habersizdik!’ de­meyesiniz.” (A’raf: 172)

Burada Ruhlar âleminden veya Âdem’den söz ediliyor mu? Hayır. Burada Âdemoğullarının zürriyetlerinin, bellerinden alındığı ve tohum halinde bulunan zürriyetlere, Allah’ın: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim” diye hitabettiği, onların da “Evet Rabbimizsin” diyerek bunu kabul ettikleri anlatılmaktadır. Bu soyut mânâ Allah ile insan tohumları arasında bir diyalog biçiminde canlandırılarak somutlaştırılmıştır. Kur’ân’da soyut anlamların diyalog halinde canlandırıldığı örnekler çoktur.

Âyette anlatılan, insanın tohumuna yani sperm denilen çekirdeğine Allah’ı tanıma eğiliminin konulmuş olduğudur. İnsan bu eğilimle yaratılır. Doğasına bu eğilim katılmıştır. Doğasına bu eğilim katıldığı gibi ayrıca doğru yolu bulması için ona peygamberler gönderilmiş, onlar aracılığıyla kitaplar indirilmiştir. Niçin bunlar? Ta ki insan bundan sonra Yüce divana çıktığında Allah’ı tanımamış veya tapmamış olmasına bir bahane bulmasın.

İşte âyette anlatılan budur. Ne ruhlar âleminden, ne ruhların cesetlerden önce yaratılmasından söz edilmez. Bu hususta herhangi bir sağlam hadis de yoktur. Bu anlam İbn Hazm ile birlikte âyete yüklenmiş ve ondan sonra hep bu elest bezmi öyküsü kitaplara girmiştir. Ama ne âyette, ne de hadiste böyle bir ifade yoktur. Bu konuyu daha önce etraflıca yazmıştım. İsteyen Kur’ân Ansiklopedisi “İnsanın yaratılışı” maddesine bakabilir.

 

*yazı arşivden alınmıştır