HZ. PEYGAMBER'İN İBADETİ (12)
Cuma, 30 Haziran 2017 00:00

HZ. PEYGAMBER'İN İBADETİ (12)

(...dünden devam)

101. âyetin, yalnız savaş yolculuğu değil, genel olarak bütün yolculukları kapsadığını söyleyenler varsa da bu görüş, âyetin sözgelimine uygun düşmediği gibi, anlamına da uygun düşmez. Zirâ Hz. Ayşe’den gelen sahîh bir hadîse göre: “Namaz ikişer rek’at olarak farz kılındı. Peygamber(s.a.v.)in Hicretinden sonra sefer namazı iki rek‘at olarak kaldı, hazar namazı (yolculuk olmayan zamanlardaki namaz) artırıldı.” (Buhârî, Salât: 1) Hz. Ömer de: “Mu­hammed (s.a.v.)in kendi diliyle ifade buyurduğuna göre sefer namazı iki rek‘attir. Cuma namazı iki rek‘attir. Bayram namazı iki rek‘attir. Bunlar tamdır, kısaltılmış değildir.” (İbn Mâce, İkamet: 73) demiştir.

Bu hadîsler, seferî namazın, kısaltma değil, aslında tam iki rek‘at olduğunu ve öyle kaldığını, fakat hazardaki namazın sünnet yoluyla artırıldığını gösterir. O halde normal yolculuk esnasındaki namazda bir kısaltma yoktur, o zaten aslı üzere kısadır. Peygamber (s.a.v.) yolculukta, dört rek‘atli namazları daima iki rek‘at kılmıştır. Yolculukta bunları dört kılan, sünnete aykırı davranmış olur.

Bu âyet, savaş için çıkılan yolculukta düşman saldırısı gibi bir tehlike ile karşı karşıya kalınınca namazın kısaltılmasında bir sakınca olmadığını bildirmektedir. O zaman bu kısaltma, iki rek‘atli namazın bir rek‘at kılınması anlamına gelir. Süddî şöyle demiş: “Seferde namazı iki rek‘at kılarsak bu, kısaltma değil, tam kılmadır. Ancak kişi, kâfir saldırısından korkarsa o zaman kısal­tılmış namaz bir rek‘attir.” (İbn Kesîr, Tefsîr: 1/546)

Abdullah ibn Abbâs’a göre korku namazı bir rek‘attir. Çar­pışma esnasında yalnız bir tekbîr dahi kâfi gelir. Fakat kimi bilginlere göre çarpışma anında namazı ertelemek mübâh olur.

İkinci âyette, korku durumunda Allah Resûlünün arkasında cemâatle nasıl namaz kılınacağı açıklanmaktadır. Buna göre en büyük komutan ve imam olan Allah Elçisi, askerleri iki kısma ayırır. Bir bölük kendisiyle birlikte namaza durur, diğer bölük onları bekler. Birinci bölük ilk rek‘atin secdesini tamamlayınca kalkıp öteki bö­lüğün yerini alır. Bu kez nöbette olan öteki bölük gelip Allah Elçisiyle birlikte ikinci rek‘ati kılar. Böylece her bölük, bir rek‘at, Allah Elçisi ise iki rek‘at kılmış olur.

İbn Ebî Hâtim’in rivayetinde Câbir ibn Abdullah, Al-lah’ın Elçisi ile birlikte kıldığı korku namazını şöyle anlatmıştır:

“Seferde iki rek‘at kılmak, namazı kısaltma değil, tam kıl­madır. Kısaltma, savaş zamanında yalnız bir rek‘at kılmaktır. Biz Allah’ın Elçisi ile birlikte savaşta idik. Namaz vakti geldi. Allah’ın Elçisi, askerlerden bir bölüğünü saf düzenine koydu, bir bölüğünü de düşmana karşı yöneltti. Saftakilere bir rek‘at kıldırdı, iki secde yaptı. Sonra bunlar kalkıp arkadakilerin yerine gittiler, onların yerinde durdular. Bu kez onlar geldiler, Allah’ın Elçisi’nin arkasında dur­dular. Allah’ın Elçisi onlara da bir rek‘at kıldırdı ve iki secde yaptı. Sonra Allah’ın Elçisi ve arkasındakiler selâm verdiler. Arkada bekleyenler de bulundukları yerde selâm verdiler. Allah’ın Elçisi iki rek‘at, ötekiler birer rek‘at kılmış oldular.”

(devamı yarın..)