BAZI AYETLERİN DİLİ (6)
Cumartesi, 27 Mayıs 2017 00:00

BAZI AYETLERİN DİLİ (6)

(...dünden devam)

Bundan dolayı tercemelere de Kur’ân denilebilir. ZirâEğer biz onu, yabancı (dilde) bir Kur'ân yapsaydık derlerdi ki: "Âyetleri (anlayacağımız) bir dille açıklanmalı değil miydi? Araba yabancı söz mü (geliyor)?” (Fussilet: 61/44) âyeti de Kur’ân’ın, yabancı birdilde indirilse de yine Kur’ân olacağını belirtmektedir (Bedâyi‘u’s-sanâyi‘: 1/112-113).

Abdu’l-Azîz Buhârî de şöyle diyor: “Ebû Hanîfe’ye göre Kur’ân’ın lafzı, gerekli değil, tâlî bir rükündür. Çünkü lafız, asıl amaç değil, anlamı taşıma aracıdır. Özellikle Allah’a yalvarma hali olan namazda asıl amaç lafız değil, anlamdır. Ayrıca yüce Allah: “Kur’ân’dan kolay olanı okuyunuz” (Müzzemmil: 3/20) buyurmuştur (kişiye, Kur’ân’dan kolay olanı okumasını emretmiştir).

Lafız, temel rükün olmadığı içindir ki bizim mezhebimize göre namazda imamın okuması, muhalifimize göre de rek’ati kaçırma korkusu halinde imama uyandan Kur’ân okuma düşmektedir. Fakat namazın diğer rükünleri, imamın yapmasıyla cemâatten düşmez. Öyle ise namazda asıl temel rükün ile yetinilebilir ki Kur’ân’ın temel rüknü de mânâdır. Bunun izâhı şöyledir:

Kur’ân önce, Arap lehçelerinin en fasîhi olan Kureyş lehçesi ile indi. Fakat bu lehçe ile Kur’ân’ı okumak, diğer kabîlelere zor gelince, Allah Elçisine bu durumu arz ettiklerinde onlara, Kur’ân’ı, kendi lehçeleriyle okuma müsâadesi verilmiş, Kur’ân’ın, yedi harf üzere indiği, bunlardan herhangi biriyle okunabileceği belirtilmiştir (Ebû Dâvûd, Vitr: 22; Nesâ’î, İftitâh: 37). Bu suretle asıl Kur’ân’ın indiği Kureyş lehçesiyle okuma zorunluluğu kaldırılmıştır. Bir Arap için kendi lehçesini bırakıp başka bir lehçe ile Kur’ân okuması hattâ kendi diliyle Kur’ân okumaya tam anlamıyla muktedir olan Kureyşlinin, meselâ Temîm lehçesiyle okuması câiz olunca, Arapça’yı iyi bilmeyen bir yabancının da, asıl önemli olan mânâ ile yetinerek Kur’ân’ın tercemesini okuması caizdir.” Demektedir (Abdu’l-Azîz Ahmed ibn Muhammed el-Buhârî, Keşfu’l-esrâr (Keşf-i Pezdevî): 1/24 İstanbul, 1308).

***