KUR'ÂN VE EVRENSEL MESAJI (4)
Perşembe, 27 Nisan 2017 00:00

KUR'ÂN VE EVRENSEL MESAJI (4)

(...dünden devam)

Bu anlamıyla bütün peygamberler İslâm'ı getirmişlerdir. Kur’ân'da İslâm kelimesi, yalnız Hz. Muhammed(s.a.v.)in getirdiği din için değil, bütün peygamberlerin getirdiği din için kullanılmıştır. Çünkü peygamberlere verilen mesajın mâhiyeti aynıdır. Hepsi insanları tek Allah'a kulluğa, âhirete îmâna, ibadete ve sâlih amele çağırmıştır. Bu bakımdan misyonları aynı olan peygamberler arasında bir ayırım yapılamaz: O’nun elçileri arasında bir ayırım yapmayız.” (Bakara: 92/286) Yüce Allah, ilk elçisi olan Nûh'a neyi vahyetmiş ise, son elçisi Muhammed(ikisine de selâm olsun)a da onu vahyetmiştir: Biz Nûh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik...” (Nisâ: 98/163) Bakara: 131-133, 136 da bütün peygamberlerin ortak mesajının İslâm olduğu anlatılmaktadır.

Kur’ân'a göre Allah, yalnız belli bir zümrenin rabbi değil, bütün âlemlerin Rabbidir. "Övgü, âlemlerin Rabbine mahsustur.” âyeti, namazın her rek‘atinde okunarak, Allah'ın, bütün yaratıkların Rabbi olduğu vurgulanır. Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın, rahmeti de belli bir zümreye özgü değil, her yaratığını kapsamaktadır. Evet, O'nun gazabı da var ama rahmeti, gazabını geçmiştir: "Rabbiniz, kendisine rahmeti yazmış(acımayı prensip edinmiş)tir” (En’âm: 55/12, 54), “Rahmetim, her şeyi kaplamıştır.” (A‘raf: 39/156) Bir kudsî hadîste de Allah'ın rahmetinin, gazabını geçtiği buyurulmuştur (Buhârî, Tevhîd: 55, Bed’u’l-Halk: 1; Müslim, Tevbe: 14-16).

Her peygamber, insanlığa bu sonsuz İlâhî rahmeti sunmağa çalışmış ve Allah'a şirksiz, âhirete şeksiz inanan ve sâlih amel yapan her İlâhî din mensubunu cennetle müjdelemiştir. Ama insanların bencilliği, İlâhî mesajın geniş ufkunu daraltmış, her din mensubu, sadece kendilerinin cennete girebileceğini iddiâ etmiştir. Yahûdîler, cenneti yalnız kendilerine tahsis ederken, Hıristiyanlar da kendi­lerinden başkasına cennet vizesi vermemişlerdir: “Yahûdî yahut Hıristiyan olandan başkası cennete girmeyecek,” dediler. Bu, onların kuruntusudur. De ki: “Doğru iseniz, delîlinizi getirin." (Bakara: 111)

Cennetin belli bir zümreye mahsus olduğu iddiâsını böylece reddeden Kur’ân, onun iddiâ ile değil, gerçek îmân ve eylem ile olacağını; Yahûdîliği ve Hristiyanlığı getiren peygam­berlerin atası İbrâhîm'in gerçek tevhîdi getirmiş olduğunu; onun yolunda giden her insanın cennete gireceğini açıklıyor: (Bakara: 92/112)

Bu genel prensibi her yerde vurgulayan Kur’ân, Arabistan'da bilinen din mensupları içinde bu prensibe bağlı kalan insanları cennetle müjdelemiştir: Şüphesiz inananlar; Yahudiler, Hristi­yanlar ve sâbiîler(den) Allah’a ve âhiret gününe inanan ve iyi iş(ler) yapanlara, Rableri katında mükâfât vardır; onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (Bakara: 92/62, Mâide: 110/69)

(devamı yarın..)