KUR'ÂN VE EVRENSEL MESAJI (2)
Salı, 25 Nisan 2017 00:00

KUR'ÂN VE EVRENSEL MESAJI (2)

(...dünden devam)

Kur’ân insan sözü değil meleğin vahyidir

Yûnus: 51/37-38. âyetlerde Kur’ân’ın uydurulacak bir söz olmadığı; ondan kuşkusu olanların, bütün yardımcılarıyla iş birliği ederek ona benzer bir sure getirmeleri; Hûd: 13-14’ncü âyetlerde de Kur’ân’a insan uydurması diyenler, ona benzer getirmeğe dâvet edilmekte; Kur’an’ın, Allah’ın bilgisiyle indirildiği vurgulanmakta; İsrâ: 88) âyetinde de insanlar ve cinler bir araya toplanıp birbirilerine yardım etseler yine Kur’ân’ın benzerini getiremeyecekleri vurgu­lanmaktadır.

Peygamber(s.a.v.)in en büyük mu‘cizesi Kur’ân’dır. Kur­’ân’a denk bir mu‘cize yoktur. Bundan dolayı Peygamber’den çeşitli mu‘cizeler isteyenlere: Kendilerine okunan Kitâb’ı sana indirmemiz, onlara yetmedi mi? Şüphesiz inanan bir toplum için bunda bir rahmet ve öğüt vardır” (Ankebut: 50-51) şeklinde cevap verilmiştir.

Kur’ân, gönüllere şifâ veren (İsra), meskenet içine düşmüş topluma hayat veren ruhtur: (Mü’min: 15), (Şûra: 52)

Kur’ân’ın Üslûbu ve Etkisi:

Zümer Suresinin 23. âyetinde Allah’ın, sözün en güzeli olan Kur’ân’ı, müteşâbih-mesânî bir Kitab olarak indirdiği; Rablerinden korkanların, onu dinlerken derilerinin ürperdiği, sonra derilerinin ve kalblerinin Allah’ın Zikrine yumuşadığı belirtiliyor ve bunun, Allah’ın dilediği kimseyi doğru yola ileteceği bir yol gösterici olduğu; Allah’ın şaşırttığını kimsenin doğru yola getiremeyeceği vurgulanıyor.

Müteşâbih, burada güzellikte, belâğatte birbirine benzer demektir. Mesânî de ikişerli anlamına gelen mesnânın çoğuludur. Allah, sözlerin en güzeli olan Kur’ân’ı, bütün âyetleri güzellikte, belâğatte, düzende, kapsamda birbirine benzer, ikişerli, tekrarlı olarak, her şeyi çiftiyle, karşıtıyla açıklayan ve anlatımları birbi­rinden güzel bir kitap olarak indirdi, demektir.

Kur’ân, olayları hep ikili, karşıtlı olarak anlatır: Gök, yer; cennet, cehennem; melek, şeytân; emir, nehiy; va‘d ve va‘îd. Bunlar birbiri ardından anlatılır. Mü’minlerin hali anlatıldıktan sonra kâfirlerin hali; Allah’ın gökteki kudret işaretlerinin ardından yerdeki kudret işaretleri; zamandaki kanıtların ardından mekândaki kanıtları anlatılır. Ve her şey karşıtıyla anlatılınca daha iyi kavranır.

Kur’ân’daki bu karşıtlık üslûbu, ruhta derin etki yapar. Allah’tan korkanlar, Kur’ân’ı dinleyince o kadar etkilenirler ki derileri diken diken olur.

Kur’ân-ı Kerîm’in temel amacı tevhîd (Allah’ın birliğine), meâd (âhiret) ve sâlih amel (ibâdet, güzel ahlâk)tır. Kur’ân’ın temel prensibi olan bu konular, hemen her surede değişik söylemlerle dile getirilir. Fakat öyle soyut ifadelerle değil, somutlaştırılarak, filmleştirilerek anlatılır. Bu temel prensipleri, ruha yerleştirmek için sunduğu kıssaların, hikâyelerin başına, arasına ve sonuna yerleştirir. İnsan hikâyeyi okurken veya filmi izlerken doğal olarak bu prensipleri de bellemiş olur. Bu maksatla yerin göğün yaratılışı ve hârika olayları ispatlayıcı kanıtlar olarak takdim edilir.

 

(devamı yarın..)