RÜYA TABİRİ (6)
Pazartesi, 20 Mart 2017 00:00

RÜYA TABİRİ (6)

(...dünden devam)

 

Râzî, ta‘bîr ilmini şöyle açıklıyor: Yüce Allah, nefs-i nâtıka cevherini, felekler âlemine çıkabilecek, Levh-i Mahfûz’u okuyabi­lecek kabiliyette yaratmıştır. Buna engel olan, nefsin, bedeni yönet­mekle meşgul olmasıdır. Uyku halinde bedenle uğraşma eylemi azalan nefsin, Levh-i Mahfûz’u okuma gücü artar. Ruhun aldığı bir ruhsal algı, hayâl âleminde kendine özgü izler bırakır. İşte yorumcu, bu hayal izlenimleri ile ruhsal algıları çıkarır, bu izlerin hangi ruhsal algıyı gösterdiğini sezinler (Mefâtîhu’l-ğayb: 18/135).

Rüyâ’nın Esrârı:

M. Reşîd Rızâ, rü’yâ hakkında bilgi verirken uyurgezerliğe de temas ederek özetle diyor ki: Araştırmalar göstermiştir ki bazı kimseler uyu­dukları halde okuma, yazma, ilaçların terkibini yapma, reçetedeki ilaçları yapma gibi eylemleri, normal durumlarından çok daha dakik biçimde yapabilmektedirler. Bir uyurgezer, gözleri yumuk, uyku vazi­yetinde olduğu halde evinden çıkmış, bir süre sonra yine evine dönmüştür. Yumuk gözlerini açmış, fakat onlarla sadece yapmak istediklerini görmüş, başka bir şey görmemiş. Eczacı olan bir uyurgezerin bu durumunu bilen bir doktor, onu kontrol altına almış ve uyku halinde kalkan uyurgezerin önüne bazı reçetelerle birlikte, içeni derhal öldürecek bir zehir reçetesini de koymuş. Diğer reçeteleri hazırlayan uyurgezer eczacı, zehir reçetesini alınca düşünmeğe başlamış ve:

– Mutlaka bunda bir yanlışlık var, doktorun kalemi sürçmüş olmalı, ben bunu yapamam, deyip reçeteyi atmış.

Bir başka uyurgezerin de demir sandığa koyduğu paraları, her gece çalınıyormuş. Bunun durumunu gözlemleyen biri, adamın, uykuya daldıktan sonra kalkıp, sandığını açtığını, içinden bir miktar para aldıktan sonra evden çıktığını görmüş. Onu izleyen gözlemci bakmış ki adam, bir harabeye geldi, bir duvara tırmandı, duvarın üstünde çabuk çabuk yürüdü, sonra harabenin içine indi, toprağı eşti ve eştiği çukura parayı gömüp tekrar tırmanarak duvara çıktı. Gözlemcinin yapamayacağı biçimde du­varın üstündeçabukçabuk yürüdü, evine dönüp yatağına girdi.Uyan­dığında paralarını saydı ve yanındaki gözlemciye, yine paralarının çalın­dığını söyledi. Gözlemci kendisine işin gerçeğini anlatınca hayret içinde kalan adam, bunu kabul etmek istemedi. Fakat birlikte harabeye gittiler. Adam, uykusunda tırmandığı duvarı pek güçlükle tırmanabildi. Nihayet paraların gömülü olduğu çukura vardılar, eştiler, paraların çeşitli yerlere gömülmüş olduğunu gördüler (Tefsîru’l-Kur’âni’l-hakîm: 9/161).

Rü’yâların kimi, bilinçaltına yerleşen düşüncelerin, hayallere bürünerek kişinin karşısına çıkmasıdır. Kimi de Mısır kralının rüyâsı gibi sadık rüyâdır. Sâdık rüyâların en doğrusu, peygamberlerin rüyâsıdır.

(devamı yarın..)