RÜYA TABİRİ (3)
Cuma, 17 Mart 2017 00:00

RÜYA TABİRİ (3)

(...dünden devam)

İbn Kayyim el-Cevziyye, rü’yâyı şöyle sınıflandırmaktadır:

Rü’ya üç türlüdür: Allah’tan olan rü’yâ, şeytândan olan rü’yâ, nefsin konuşmasından (bilinçaltından) olan rü’yâ.

Allah’tan olan rü’yâ, sahîh rü’yâdır ki bu da kısımlara ayrılır: Bir kısmı ilhamdır, Allah onu kulun kalbine bırakır. Ubâde ibn Sâ­mit’in dediği gibi bu tür rü’yâlar, Rabbin, uykudaki kuluna söy­lediği sözdür. Bir kısmı me’mur meleğin temsil ettiği bir temsildir.

Bir kısmı uyuyan kimsenin ruhunun âilesinden, yakınlarından, arkadaşlarından ve başkalarından ölmüş kimselerin ruhlarıyla buluş­ma­sıdır.

Bir kısmı ruhun yüce Allah’a çıkması ve O’nunla konuş­masıdır.

Bir kısmı ruhun cennete girmesi, cenneti ve benzeri şeyleri görmesidir.

Dirilerin ruhlarının, ölülerin ruhlarıyla buluşması da doğru rü’yâ çeşitlerindendir. Bu rü’yâ, insanlar indinde duyularla elde edilen bilgiler türündendir (yani bilgi ifade eder).

İşte burası, insanların güçlüğe düştüğü noktadır: Kimine göre bütün bilgiler ruhta gizlidir; ancak ruhun bedenle meşgul olması, bunları görmesine perde olur. Rûh uyku ile madde dünyasından ayrılınca kabiliyetine göre içindeki gizli bilgilerden bir kısmını görür. Ruhun his dünyasından ayrılması, ölüm ile daha mükemmel olduğundan, öldükten sonra insanın ilim ve irfanı daha mükemmel olur.

İbn Kayyim, rü’yâyı, birtakım mânâların temsîli olarak izah edenleri kısmen haklı bulmakta; rü’yânın sadece meselden ibaret olmayıp başka nedenleri de bulunduğuna dikkati çekmektedir. Me­selâ ruhların birbirleriyle karşılaşması, birbirlerine haberler vermesi, meleğin, kalbe ve hâfızaya düşünceler atması, ruhun, birtakım eşyayı vasıtasız olarak karşısında görmesi şeklinde rü’yâlar da vardır (Kitâbu’r-Rûh: s. 35-36).

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ruhlar cünûd-i mücen­nede(çeşitli topluluklar)dır (Cünûd-i mücennede ta‘bîri, çeşitli şekillerde mânâlandırılmıştır. Bir tefsîre göre ruhlar, toplu bulunan bir toplumdur ve çeşit çeşittir. Diğer bir tefsîre göre ruhlar topluca yaratılmış, sonra cesetlere konmuştur (sadece bir varsayım).). Birbirinden hoşlananlar ülfet eder; birbirinden hoşlanmayanlar ayrılırlar.” (Buhârî, Enbiyâ: 2; Müslim, Birr: b. 49, h. 160; İbn Hanbel, Müsned: 2/295; Ebû Dâvûd, Edeb: 16)

Hâfız Abdullah ibn Münde’nin kaydına göre bu hadîs:“Ruhlar cünûd-i mücennededir, havada buluşurlar...” şeklindedir. Yine İbn Mün­de’nin kaydına göre: “Yüce Allah, ruhları uykuda (göklere) çıkarır. Ruhun gökte gördüğü şey gerçektir. Fakat rûh bedene döndürülürken şeytân onun önüne çıkar ve onu yanıltır. Şeytânın araya sokulmasıyla görülen rü’yâ bâtıldır.” Abdullah ibn Abbâs da “Melekût âlemine girebilen ruhun gördüğü rü’yâ sâdıktır. Fakat melekût âleminin altında kalan ruhun gördüğü rü’yâ yalan olur” demiştir (Kitâbu’r-Rûh: s. 35-37).

(devamı yarın..)