FURKAN SURESİ 17-18. ÂYETLERİN AÇIKLAMASI (2)
Salı, 14 Mart 2017 00:00

FURKAN SURESİ 17-18. ÂYETLERİN AÇIKLAMASI (2)

(...dünden devam)

Burada tapanlarını reddeden tanrılar geneldir. Allah'tan başka tapılan her şeyi kapsar. Ancak Araplar cinler, melekler gibi ruhsal varlıklara veya bunların sembolleri kabul ettikleri putlara taparlar­dı. Burada tapanlarını kabul etmeyen tanrıların melekler veya tanrılaştırılan insan ruhları olması gerekir. Çünkü ancak onlar, karşılarındaki insanlarla aynı üslûp içinde konuşabilirler. Gerçi Allah cansız putları da konuşturabilir ama düşünen insan, tarihte taşa veya ağaca taş olduğu için tapmamıştır. Onu, üstün güce sahip bir varlığın sembolü sanarak tapmıştır. Bundan dolayı âyette sözü edilen tanrıların, düşünen varlıklar olması daha uygundur. Bunların me­lekler olduğu, benzeri bir kıyâmet sahnesinden daha iyi anlaşıl­maktadır:

"O gün onların hepsini mahşere toplar, sonra meleklere: 'Bun­lar size mi tapıyorlardı?' der. Melekler: 'Sen yücesin, bizim velîmiz onlar değil, sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanıyorlardı' derler."(Sebe' Sûresi: 40-41)

Ayrıca bu âyetlerdeki konuşmanın, hal diliyle olması da müm­kündür.

"Sen onları ve atalarını nimet verip yaşattın, (bolluk içinde dünyâya daldılar, seni) anmayı unuttular ve helâki hak eden bir topluluk oldular" cümlesi, servet içine düşen insanların, dünyâya aldanarak Allah'ı unuttuklarını ifade eder. İnsan öyledir. Rahat ve nimet içinde kalınca bunun hep böyle süreceğini, elinden hiç çıkmayacağını sanır. Allah'ı hatırlamaz, şehvetini doyurmağa kalkar. Tutkuları gittikçe artar. Ve bu yüzden ruhunu mahveder. Çünkü madde tutkusu sardıkça ruh mahvolur. Rûhun gıdası madde değil, sevgidir, zikirdir, ibâdettir. Allah'a kulluktan uzak kalan rûh, mahvolur. Bundan sonraki ebedî yaşamında azâb içinde kalır. Allah rûhumuzu uhrevî azâbdan korusun!

***