MÜRİDİN DAİMA KENDİNİ EĞİTMESİ GEREKİR
Cuma, 27 Ocak 2017 00:00

MÜRİDİN DAİMA KENDİNİ EĞİTMESİ GEREKİR

(...dünden devam)

Şeyh, kendisine gelen mürîde, şerîatin tahâret, namaz, oruç, zekât, hac gibi bütün hükümlerini yerine getirmesini; Allah'ın Kitâbını okuyup öğrenmesini; rızkını helâlinden kazanmasını; dünyâ hırsını kalbinden çıkarıp âhirete yönelmesini; kaçırdığı ibâdetleri telâfiye çalışmasını; az yemeyi, az uyumayı, az konuşmayı, halvet ve uzleti seçmesini; eğlencelere dalmamasını; gece namazlarına devam etmesini; ziyan olan ömrüne üzülüp ağlamasını öğütler. Mürîdin ma'nevî hastalığını tedâvi edecek zikir ve yöntemi belirler. İnsanların halleri değişik olduğundan herkesin aynı ilâç ile şifâ bulması mümkün değildir. Bundan dolayı şeyh mürîdin haline bakar ve onun haline uygun olan zikir ve evrâdı, tarz ve hareketi kendisine bildirir. Şeyhin tavsiyelerine gönülden uyup onun buyruğunca giden mürid, Allah'ın izniyle sülûkünü tamamlayıp kemâl kazanır.

5- Şeyhin Gerekliliği ve Şeyh İle Mürîd İlişkisi Hakkında Gazâ­lî'nin Görüşü:

"Mürîdin, yolunda gideceği bir şeyhe ve üstâza kesin ihtiyâcı vardır. Çünkü dinin yolu kapalı, şeytânın yolları ise çok ve açıktır. Şeytan, şeyhi olmayanı kendi yollarına sevk eder. Bekçisiz olarak tehlikeli bölgelere giren, kendisini tehlikeye atmış olur. Kendi kendisini yönetmeğe kalkan, kendi biten ağaç gibi çabucak kurur. Bir süre yeşerip yaşasa da meyve vermez.

"Onun için mürîdin, her şeyden önce mal perdesinden kurtulması gerekir. Sadece zarûrî ihtiyacını karşılayacak kadar malı kalmalıdır. Mevkiini de bırakıp mansıb perdesinden de kurtulmalıdır. Mezhep taassubunu da bırakmak suretiyle taklîd perdesinden kurtulmalıdır. Hakk'ın buyruklarına isyandan uzaklaşıp geçmiş günâhlara tevbe ve pişmanlıkla, yaptığı haksızlıkları sahiplerine geri verip hasımlarından helallik almak suretiyle ma'siyet perdesinden kurtulmalıdır.

"Sonra yol almış, Allah'ı bilen bir şeyhe bağlanmalı; körün, ırmak kıyısında kendisini yedene tutunması gibi ona tutunmalı, her işini ona havale etmeli, ona tam teslim olup hiçbir hususta aykırı gitmemeli, şeyhin hatâlı, kendisinin doğru olduğunu bilse dahi yine yararının, şeyhe uymakta olduğuna inanmalıdır" (İhyâu Ulûmi'd-dîn: 3/97.).

Şeyhin de, onun ma'nevî hastalıklarını şu dört ilaç ile tedâvi etmesi gerekir: Halvet, samt (susma), açlık ve uykusuzluk. Sehl ibn Abdillâh et-Tüsterî: "Ebdâl, ancak şu dört huy ile: karnı boş bırakmak, uykusuzluk, susmak ve halktan uzlet ile ebdâl oldular" demiştir.

Açlığın, kalbi temizleyip aydınlatmaktaki yararı bilinmektedir. Uykusuzluk da, açlıktan oluşan safâya ilâveten kalbi cilâlar, temizler, aydınlatır. Kalb inci gibi parlayan yıldız, cilâlı ayna gibi olur, onda Hakk'ın cemâli görünür, âhiretin yüksek dereceleri müşâhede edilir. Dünyânın hakareti ve âfetleri anlaşılır. Böylece sâlik, dünyâdan yüz çevirip tam âhirete yönelir.

(devamı yarın..)