TASAVVUFTA SALİK-MÜRŞİT MESELESİ VE KUR’AN’A GÖRE ŞİRK (10)
Çarşamba, 25 Ocak 2017 00:00

TASAVVUFTA SALİK-MÜRŞİT MESELESİ VE KUR’AN’A GÖRE ŞİRK (10)

(...dünden devam)

Hz. Peygamber(sav)in, Ömer ibn el-Hattâb'a (ra.) nazarı, Ebu­bekir'e nazarından daha aşağı olunca bu nazar onu daha az bir ölçüde etkiledi ve Hz. Ömer, ancak malının yarısını verebildi. Hz. Peygamber’in: "Kendine ne bıraktın?" sorusuna: "Malımın yarısını bıraktım" di­ye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber(sav)in şöyle dediği rivayet edilir: "Sadakalarınız arasındaki fark, sözleriniz arasındaki fark gibidir". Hz. Peygamber(sav)in, Sa'd(ra.)a nazarı, bundan daha aşağı olduğu için Sa'd'i, malının üçte birini tasadduk etmeğe yöneltti, "Üçte biri dahi çoktur" dedi (Hadisi Buhârî, Müslim, Ahmed ibn Hanbel, Nesâ'î ve İbn Mâce, İbn Abbas'tan rivayet etmişlerdir. Buhârî ve Müslim'in, Sa'd ibn Ebî Vakkas'tan aldıkları rivayet şöyledir: "Sa'd, ölecek derecede bir hastalığa yakalanmış. Peygamber (sav) kendisini sormağa gelmiş. Sa'd ona: "Ya Resulallâh, benim çok malım var, bir tek kızımdan başka da varisim yok. Malımın üçte ikisini sadaka vereyim mi?" demiş. Hz. Peygamber (sav): "Hayır", demiş. "Ya yarısını?" demiş. Hz. Peygamber yine: "Hayır" diye cevap vermiş. "Peki ya üçte birini?" demiş. Hz. Peygamber: "Üçte birini (ver), üçte biri dahi çoktur. Senin geride zengin varisler bırakman, onları insanlardan dilenen fakir insanlar olarak bırakmandan daha iyidir" demiş. Bkz. Keşfu’l-Ḫafâ, 1/335). O, herkesin halini kontrol eder ve nazarının onlara ne ölçüde tesir ettiğini bilirdi ve herkesin haline uygun olanı emrederdi.

Hekimler böyledir. Müridlere nazar ettiklerinde, müridlerin üzerinde, onların ettikleri nazar ölçüsünde bereketler hâsıl olur. Çünkü Peygamber (sav): "Beni görene ne mutlu ve beni görmüş olanı görene ne mutlu" (Hadisi Taberânî, Hâkim Abdullah ibn Büsr'den; Abd ibn Humeyd, Ebu Saîd'den; İbn Asakir ise Vâsile'den rivayet etmişlerdir. Hasen hadistir. Bkz. Feyzu'l-Kadîr, 4/280; Keşf, 2/48-49) demiştir. Yani nazarımın ve beni görmenin bereketleri kendisine tesir etmiş olana ne mutlu ve ashabımı görenin bereketleri kendisine tesir etmiş olana ne mutlu ve böyle derece derece tâ ümmetin hekimlerine ve Allah'ın arzı üzerindeki velilerine gelinceye dek tüm büyüklerin nazarı kendilerine tesir etmiş olanlara ne mutlu demektir.

Bir hekimin nazarı yahut bir veliyi görmek her kime tesir etmişse mutlaka o tesirin bereketi, Hz. Peygamber(sav)in, ashabına —bulundukları hal ve derecelerine göre— nazarından gelmektedir. Peygamberin nazarı, halleri ölçüsünde sahabîlerine tesir etmiştir. Bu tesir, onlardan şeyhlere ve müridlere geçmiştir ve tâ dünyanın sonuna kadar böyle sürüp gidecektir. Çünkü haller de tıpkı (şerîat) hükümleri gibi senedlere dayanır (şahıslardan şahıslara aktarılarak gelir). Hallerin senedi, (hükümlerin senedinden) daha naziktir (daha ince ve önemlidir).

 

(devamı yarın..)