TASAVVUF DİNİN RUHUDUR AMA ŞİRKTEN UZAK DURMAK KAYDIYLA *** TASAVVUFTA SALİK-MÜRŞİT MESELESİ VE KUR’AN’A GÖRE ŞİRK (1)
Pazartesi, 16 Ocak 2017 00:00

TASAVVUF DİNİN RUHUDUR AMA ŞİRKTEN UZAK DURMAK KAYDIYLA

Merhabalar hocam size bir sorum olucak ilahiyatçılar neden tasavvuf yoluna karşılar niçin kabul etmiyorlar? unutmayalım ki bütün evliyalar tasavvuf yolundan çıkmışlardır...

Cevap: İlahiyatçıların Tasavvuf yoluna karşı olduklarını bilmiyorum. Tarihimizde büyük âlimler aynı zamanda birer mutasavvıftırlar. En başta Ebussuud Efendi, Molla Fenari, Şeyh Edebali, Şeyhülislam Yahya Efendi, Şeyh Bedreddin-i Simavî.

Günümüzde bazı ruhsuz kişiler tasavvufa karşı beyanlarda bulunsalar veya yazılar yazsalar da bunlar derinlik sahibi İlahiyatçıları temsil etmezler. Sayıları çok azdır. Her zaman tasavvufa karşı olan kuru zahidler çıkmıştır. Osmanlı döneminde Kadızadeler bunun en sert temsilcileridir ama bunların yaşama şansı yoktur. Tasavvuf dinin ruhudur, Peygamberimizin yaşam tarzıdır. Ancak son zamanlarda tasavvuf da bazı din bilmez kişilerin elinde bir menfaat akımı haline getirilmiş, hatta şirke dönüştürülmüştür. Tasavvufta bir prensip vardır. Mürşid aynı zamanda icazetli din âlimi olacaktır. Zahir ilimleri bilmeyen kişilere irşad görevi verilmez. Size "İslam Tasavvufu" adlı eserimi okumanızı tavsiye ederim.


 

TASAVVUFTA SALİK-MÜRŞİT MESELESİ VE KUR’AN’A GÖRE ŞİRK (1)

Hocam selamlar,

Bütün büyük tasavvuf eserlerinde, yola giren bir salikin seyr-ü sülû­künü tamamlaması ve melekût âlemiyle aracısız temas kurabilmesi için kendisine yol gösterecek bir mürşidi kâmile ihtiyacı olduğu ve bu kişinin onu çile eğitimine sokup, kendisine ihtiyacına göre belirli zikir ve virdleri önermesi gerektiği belirtiliyor. Bunun aslı var mıdır? Eğer varsa, mürşidi kâmil bulamayanlar ne yapmalıdır? En önemlisi salik-mürşid anlayışı, Kur’an’a göre şirk değil midir? Saygılar...

Cevap: Tasavvufta sülûk yöntemi vardır ama bunun amacı melekût âlemiyle irtibat kurup gizli bilgiler öğrenmek değil, kişinin egosunu kırmak, ahlakını düzeltmek, olgun insan olmaktır. Her şeyin başında ahlak gelir. Dinin özü ahlaktır. Çile çıkarma yöntemi de Kur'ân'a aykırı değildir. Zira Kur'ân'da Hz. Musa'nın otuz artı 10 gece toplam 40 gece Rabbine ibadete çekildiği belirtilmektedir. İşte çile de Musa'ya emredilen bu tenhaya çekilip ibadete yoğunlaşma yönteminden ibarettir. Maksat da gizli bilgilere erişmek değil, kişinin egosunu ortadan çıkarmak, daha doğrusu benliğini, kibir ve gururunu atmak, gölge varlığını Hakk’ın varlığında yok etmektir ki buna “fena fillah” hali derler. Yani beşer varlığını Hakk'ın varlığında yok etmektir. Beşer varlığı vardır ama Hakk'ın tecellisi karısında o varlık artık görünmez olur. Nasıl ki güneş doğunca yıldızlar görünmez olur. Yıldızlar vardır ama güneşin baskın ışığı karşısında artık onlar görünmez.

(devamı yarın..)