KADININ KENDİSİNİ HİBE ETMESİ SORUNU (5)
Pazar, 09 Ekim 2016 00:00

KADININ KENDİSİNİ HİBE ETMESİ SORUNU (5)

(...dünden devam)

Muhakkak ki toplumda Peygamberle karşılıksız evlenmek isteyen, kendisini ona fedâya hazır çok kadın vardı.

Nikâhta mehr gerekir. Fakat kadın isterse mehrinden vazgeçer. Mehr istememesi, kendisini karşılıksız bağışlaması demektir. Peygam­ber'in mehr vererek evlendiği ve evlene­bileceği kadınlar sayıldıktan sonra kendisini hibe eden kadınların da ona helâl olduğu bildirilmiştir. Peygamber için böyle bir kadınla birleşmekte nikâh şart değildir. Çünkü nikâh şart olsa bu, herkes için geçerli olur. ''Bir mehr kestiğiniz takdirde, henüz dokunmadan onları boşamışsanız, kestiğinizin yarısını verin. Ancak kadınlar vazgeçerler yâhut nikâh bağı elinde bulunan kimse vazgeçerse başka" âyetinin gösterdiği üzere bir kadın mehrini kocasına bağışlayabilir. Akit esnasında mehr kesilmemişse mehr-i misl gerekir. Ancak Hz. Peygam­ber'e mahsus olmak üzere mehrsiz, velîsiz, akitsiz olarak kendisini bağış­layan kadınla evlenmek helâl kılınmıştır.

Âyette kastedilen kadının kimliği hakkında değişik isimler verilir: Hâris kızı Meymûne, Ḫuzeyme kızı Zeyneb, Hakîm kızı Havle, Câbir kızı Ümmü Şerîk, 'Ukbe ibn Ebî Mu'ayt kızı Ümmü Kulsûm. Meymûne Hz. Abbâs'ın baldızı idi. Hudeybiye barışından sonra Peygamber'in umre için gittiği Mekke'de amcası Abbâs, baldızı Meymûne'yi Peygamber'le evlendirmiş ve Peygamber'in yerine kendisi dörtyüz dirhem mehr vermiştir. Böyle olduğuna göre bu izdivacda hibe söz konusu değildir. Ḫuzeyme kızı Zeyneb de zaten Peygamber'in zevcesi olmuştur.

Okurumun cevabı

Hocam sevgili hocam mübarek ellerinden öper Cenab-ı Allah'tan sağlık afiyet dilerim.

***