ÇEVİRİ İLE NAMAZ KILINABİLİR Mİ? (1) *** DÜZELTME
Cuma, 09 Eylül 2016 00:00

ÇEVİRİ İLE NAMAZ KILINABİLİR Mİ? (1)

Değerli hocam öncelikle saygılarımı sunarım. Hocam 5, 6 yıl önce Tarım Türk programında Ramazan programı yaparken Kur’ân meali ile namaz kılınır demiştiniz, hatta sunucu size camide cemaatle kılınır mı diye sorduğunda "orda olmaz, çünkü orada İngiliz Fransız var" diyerek Kur’an’ın orijinali okunması gerektiğini söylemiştiniz. Yalnız geçenlerde vakfınızda yaptığınız tefsir dersi sohbetinizi internette izlediğimde Müzemmil suresinin 20.ayetine dayanarak kuranın kendisinin okunması gerektiğini söylediniz ve namaz kılanın namaz kılacak kadar ezberinde kurandan ayetler bulunması gerektiğini söylediniz; doğrusu hangisi biraz açıklık getirebilir misiniz? Saygılarımla...

Cevap: Bu sözler arasında çelişki yok, önemli olan, namazda Kur'ân'ın kendisini okumaktır. Ama bilen için. Bilmeyen kimse sadece "Allah Allah" diyerek de namaz kılabilir.

Fatiha ile beraber bir namaz suresini ezberlemek, her Müslümana vâcibdir. Namazın sıhhati için belirli bir sure gösterilmemiştir. Fâtiha'yı okumak, farz değil, vâcibdir. "Hanefîlere göre Fâtiha'yı okuyamayan kimse, onun herhangi bir dildeki tercemesini okuyarak namaz kılabilir." Hiç Kur'ân okuyamayan ise Fâtiha'yı okuma süresi kadar "Allah, Allah" diye zikrederek namaz kılar(el-Fıkh alâ'l-mezâhibi'l-Erba'a: 1/230)

Vaktiyle bu konudaki bir soruya verdiğim cevap şöyledir:

Kur'ân Çevirisiyle İbadet Sorunu:

Arapçayı bilmeyen bir insan olarak Türkçe mânâsı ile sureleri okuyup namaz kılabilir miyiz?

Namazda mümkün ise Arapça Kur’ân metni okunmalıdır. Arapça bilmeyenler, namaz kılacak kadar Arapça Kur’ân öğrenirler. Arapça'ya hiç dili dönmeyen kimselerin, kendi dillerindeki çeviri ile namaz kılmalarında sakınca yoktur. Nitekim Hz. Peygamber’in sahâbîlerinden Abdullah ibn Mes‘ûd, dili dönmeyenin, Kur’ân’ı, aynı anlamı veren başka kelimelerle okumasına cevaz vermiştir.

İmam-ı A‘zam Ebû Hanîfe, şartsız olarak çeviri ile namaz kılınabileceğini söylerken, İmam Ebû Yusuf (182/789) ve İmam Muhammed eş-Şeybânî (189/805) bunu orijinal Kur’ân metnini okuyamama şartına bağlamışlardır.

İmam-ı Şâfi‘î ise namazda hiçbir sûretle tercümenin yeterli olmadığı, Arapça'yı hiç bilmeyen Ümmî birinin, hiç Kur’ân okumadan namaz kılması gerektiği kanısındadır. Yani onun bu görüşü, namazda susmanın, tercüme Kur’ân’ı okumaktan iyi olduğu anlamına gelir ki çok garîp bir anlayıştır. Şâfi‘î bu görüşüne de: "Allah’ın, Kur’ân’ı Arapça yaptığını, ancak Arapça metnin Kur’ân olduğunu, Farsça'nın ise insan sözü olduğunu, bundan dolayı Farsça (veya herhangi bir dildeki) Kur’ân tercümesini okumanın, Kur’ân olmayacağını" gerekçe göstermiştir.

Ebû Yûsuf ve Muhammed’e göre de "Kur’ân’ın mu‘cizliği, lafız ve anlam bütünlüğündedir. Yapabilen için, bunların ikisini de yapmak (Kur’ân’ı Arapça okumak) gereklidir. Ama Arapça metni okuyamayan, yapabildiğini yapar (tercümeyi okur). Nasıl ki rükû‘ ve secdeyi yapmaktan âciz olan kimse de, bunları îmâ ile (başını eğerek) yapar.

Ebû Hanîfe, görüşüne, İranlıların, Selmân-ı Fârisî’nin, kendileri için yazdığı Fâtiha tercümesini okuyarak namaz kıldığını delîl getirmiştir. Ayrıca ona göre Kur’ân’ın i‘câz yönü söz kalıplarında değil, anlamındadır.

İmam Ebû Hanîfe’ye göre asıl Allah kelâmı olan Kur’ân, Allah’ın zâtından ayrılmaz sıfatı olan nefsî kelâm(Tanrısal düşünceler)dir. Bunlar, söz kalıplarına dökülmemiş soyut mânâlardan ibârettir. İşte soyut Tanrısal kelâm anlamındaki Kur’ân, yaratılmamıştır; Allah’ın, zâtından ayrılmaz bir sıfatıdır. Bu anlamdaki kelâma Arapça ibâreler delâlet edeceği gibi Farsça ve diğer dillerdeki tercümeler de delâlet eder. Bundan dolayı tercümelere de Kur’ân denilebilir. Zirâ "Eğer biz onu, yabancı (dilde) bir Kur'ân yapsaydık derlerdi ki: 'Âyetleri (anlayacağımız) bir dille açıklanmalı değil miydi? Araba yabancı söz mü (geliyor)?'" âyeti de Kur’ân’ın, yabancı bir dilde indirilse de yine Kur’ân olacağını belirtmektedir.

 

(devamı yarın..)

 

 


 

 

DÜZELTME

09 Eylül 2016 tarihli yazımda Bakara Suresinin sondan bir önceki âyetinin numarası sehven 255 yazılmıştır. Numaranın 285 olması gerekir. Düzeltir, özür dileriz.