ASHAB-I YEMÎN KİMDİR? (3)
Pazar, 07 Ağustos 2016 00:00

ASHAB-I YEMÎN KİMDİR? (3)

(...dünden devam)

İşte kitapları sağ tarafından verilen iyi insanlar da cennette sidr-i mandûd, talh-i maḫdûd, zıll-i memdûd, mâ-i meskûb arasındadırlar. Sidr: Arabistan kirazı denilen ünlü nabk ağacıdır. Maḫdûd iki anlama gelir: Birisi silinmiş, düzeltilmiş, düzgün; öteki meyvesinin çokluğundan dolayı dalları basıp eğilmiş demektir. Arabistan kirazı dikenli olur. Fakat bu cennet ağacının hem dikensiz, hem de çok meyveli olduğu ifade ediliyor. Talh-i mandûd ise dikensiz bir ağaçtır ki müfessirlerin çoğuna göre muz ağacıdır. Mandûd, baştan aşağı meyve istifli demektir. Zıll-i memdûd, uzamış, yayılmış, güneşin gidermediği gölgedir. Mâ-i meskûb: Yüksekten dökülen akar su, çağlayandır.

Bu anılan ağaçlar, meyveler, Kureyşlilerin son derece hoşlandıkları şeylerdir. Bunlar özellikle Arabistan'ın Güneyinde Tâif'ten sonra başlayan Ebhâ, Necran gibi Kızıldeniz kıyı kentlerinde bol miktarda bulunan manzaraları yansıtır. Kitapları sağ taraflarından verilmiş olanlar böyle meyveli, nabk ve muz ağaçlarının uzamış gölgeleri altında oturur, bitip tükenmeyen meyvelerden yer, kendileri için yeniden yaratılmış taze, yaşıt güzellerle sefa sürerler. Bu sağcıların da bir bölümü öncekilerden, bir bölümü de sonrakilerdendir. Ancak burada öncekilerden olanlarla sonrakilerden olanlar eşittir. Sâbıklardan öncekilerden olanlar daha çok, sonrakilerden olanlar daha az idi. Burada ikisi de aynıdır. Öncekiler, sonrakiler tabiri ile de ya Muhammed ümmetinin ilk muhâcir ve ensârı ve daha sonra gelenler, yahut geçmiş milletler ile Muhammed ümmeti kastedilmiştir.

Sabıkların öncekilerinin daha çok, sonrakilerinin daha az; sağcıların önceki­lerinin ve sonrakilerinin eşit oluşunun hikmeti şudur: Sâbıklar en hayırlı insanlardır. Bu ümmetin başında gelen insanlar içinde sâbıklar çoktur. Sonrakilerden onların derecelerine yetişenler pek azdır. Ama ashâbu'l-yemîn (sağcılar), önce de, sonra da vardır, bunlar orta tabakadır. Orta tabaka her zaman aynı oranda bulunduğu için bunların başında gelenleri için de, sonunda gelenleri için de sulle (cemâat) tabiri kullanılmıştır. Sonra gelenlerin nisbeti, öncekilerden az değildir.

Size tefsirimizi okumanızı tavsiye ederim.

***