BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN (1)
Salı, 05 Temmuz 2016 00:00

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN (1)

Allah’a binlerce hamdolsun, mübarek Ramazan bayramını yaşamanın sevinci içindeyiz. Bayram sevinç günüdür ama sevincimiz buruktur. Maalesef memleketimizi bölüp parçalamaya çalışan terör örgütleri âdeta birleşik ordular gibi üstümüze saldırmaktadırlar.

Her gün doğu illerimizde üç beş askerimiz, polisimiz karanlık emellere hizmet edenler tarafından şehidedilmektedir. Bu masum insanlar niçin katlediliyor? Bu katiller kimin hesabına çalışıyorlar? Emelleri ülkemizi bölmek, kaos içine sürüklemek, kalkınma hamlelerimizi durdurmak, kalkınmaya harcanacak paraları, zamanı, emekleri terör müca­de­lesine çekerek Türkiye’nin önünü kesmek istiyorlar. Bunlar ezeli Türk İslâm düşmanlarına taşeronluk yapmaktadırlar.

Kırk yıldan beri süren PKK terörü yetmiyormuş gibi şu birkaç yıldan beri bir de Daiş belası çıktı başımıza. Nedir bunların amacı? Sözde İslâm devleti, İslâm Hilafeti kurmak. Bu nasıl İslâm davasıdır ki insanları huzura, barışa götürmek, kardeş yapmak isteyen din, öldürme amacı olarak kullanılıyor! Hiçbir İlâhî din, masum insanları öldürmeyi önermez, istemez, emretmez.

Bu örgüt, birtakım gençleri alıp beyinlerini yıkadıktan sonra bomba yelekler giydirip ülkemizin içine salıyor. Daha bir hafta önce Atatürk Hava Limanına gönderdikleri gözü dönmüş, düşüncesi silinip canavar yapılmış üç kişi ile 44 insanın ölümüne sebeboldular. 44 can. 250 civarında yaralı ki bunların içinde ağır yaralılar var.

Bu nasıl vicdansızlıktır, nasıl din anlayışıdır? Din barışı emreder, zorlamayı yasaklar. “Dinde Zorlama olmadığını vurgular.”

Bu adamlar, insan öldürmeyi kendilerine göre en sevap işlerden sayıyorlar. Çünkü onlara göre herkes kâfir. Ve onlara göre kâfir öldürmek sevap. Anlayışa bak! Yahu candır can, canı ancak veren Allah alır. Sen aldığın canı yeniden ölü bedene geri verebilir misin? Ne hakkın var masum insanların canlarını almaya? Sadece insan öldürmek değil, can taşıyan herhangi bir hayvanı öldürmek de günahtır. Kur’ân, bir canı öldürenin, bütün insanları öldürmüş gibi; bir canı yaşatanın da bütün insanları yaşatmış gibi olacağını vurgulamaktadır. Kur’ân ve Tevrat böyle söylerken bu adamlar din adına, Allah, Kur’ân adına insan öldürmektedirler. Hatta kendi canlarını da param parça etmektedirler. İnsanın, değil başkasının canını, kendi canını dahi almaya, yani intihar etmeye, bombaları patlatarak vücudunu param parça etmeğe hakkı yoktur.

Beyni yıkanmış olan bu canavarlar, yüzlerce insanı öldürmek için kendilerini patlattıkları takdirde derhal cennete gideceklerine inandırılmışlar. Nerede cennet? Senin gideceğine inandığın yer cennet değil, cehennemin gayyasıdır. Kur’ân iyilerle kötülerin bir olmayacağını; kötülük yapanların mutlaka yaptıklarının cezasını çekeceklerini belirtir ve zerre ağırlığınca hayır yapanın onu göreceğini, zerre ağırlığınca kötülük yapanın da onu göreceğini vurgular.

Bunların din anlayışı, insanları İslâm’dan ürkütmektedir. İşte bu tür saldırganlıklar yüzündendir ki bütün Batı Dünyasında bir İslamofobi (İslam Korkusu) yayıldı. Âdeta bunlar insanları İslâm’dan ürkütmek, uzak tutmak için gizli eller tarafından görevlendirilmiş gibi görünmektedir. Allah İslâm âlemini ve bütün dünyayı bu tür insanların şerlerinden korusun, diyor ve asıl günün anlam ve önemi üzerinde durmak istiyorum:

Rahmet, bereket, mağfiret ve cehennemden kurtuluş vesilesi olan Ramazan ayını dün akşam uğurladık. Bugün de oruç, teravih, zikir, tehlil ve tesbihatıyla Ramazanın gereklerini yerine getirmenin sevinç ve bahtiyarlığını yaşıyoruz. Bugün bayram namazı için camiye koşanlar, namazdan sonra kucaklaşırlar, mutluluk havu­zunda yüzerler ve Allah için yaptıkları ibadetlerinin sevabını almış olarak evlerine dönerler.. Dargınlar barışır, küçükler büyüklerin ellerini öperler; büyükler de küçükleri okşar, harçlıklarını verir, onları memnun ederler.

Bu bayramın Arapça adı îd-i fıtr yani orucu açma bayramıdır. Bir ay boyunca sabahları kahvaltı yapmak yasak iken artık bugünden itibaren 11 ay helâl zülâl âfiyetle kahvaltımızı yapıp sabah açlığını gidereceğiz. Bu bayramın adıyla ilişkili olarak üzerimize gerekli olan bir sadaka vardır. O da bizim fitre dediğimiz fıtır sadakasıdır. Ramazan bayram sabahı hali vakti yerinde olanın, kendisi, hanımı ve ergenlik çağına gelmemiş çocukları için fitre vermesi gerekir. Fitre miktarı her yıl Diyanet İşlere Başkanlığı tarafından yayınlanmaktadır. Bu yıl fitre miktarı 12-15 tl. olmalıdır. Biraz eli bol tutup 20-30, imkânı olanların daha yüksek rakamlardan fitre vermeleri elbette daha güzeldir.

Bilindiği üzere ne mal kalır, ne mülk; ne para, ne pul. Sağlığımızda Allah için yapacağımız yardımdır asıl bize kalan, ruhumuza sermaye olan. Peygamberimiz “Senin malın, yiyip tüket­tiğin, giyip eskittiğin ve sadaka olarak verdiğindir. Kalan malın senin değil, varislerinin malıdır.”  Şairin dediği gibi

Kimseye bâki değildir mülk-ü devlet sîm-ü zer

Bir harab olmuş gönül tamirin etmektir hüner.

Yunus Emremiz diyor ki:

Malunı özge kişi yir sen var anda hisâbun vir

Sinün heman bir adım yir gel gör âhir nedür bu fâl

(Malını başkaları yer, sen de varıp âirette hesabını verirsin. Kabir de sana bir adım kadar yakın. Gel sonunda bu falın ne olduğunu gör.)

Gözin görürken yi-yidür eylemegil bunca ‘özür

Bu dünyâda hâsıl nedür hayreyle bâzârı vir al

(Gözün görürken yani hayatta iken ye, başkalarına yedir. Mal harcamamak için bahane arama. Bu dünyada sana kalacak nedir? Hayır yap da bu pazarda kazançlı çık. Burada hayır edersen âhirette karşılığını alırsın. Ancak böylece bu pazarda kazançlı çıkarsın.)

Aşırılık felâkettir

Yalnız ülkemizde değil, dünyanın çeşitli bölgelerinde terör eylemleri, doğal âfetler olmaktadır. Bir iki yıl önce bir kuzeybatı Avrupa ülkesinde insan müsveddesi aşırı bir Hıristiyan, eline aldığı silahla insanları tarayarak seksene yakın insan öldürmüştü. Bir iki ay önce de Amerika’da sözüm ana İslâm adını taşıyan biri de yine 30’a yakın insan öldürmüştü. İnsanda gerçek Allah korkusu olmazsa ve insan bir gün, bundan sonraki âlemde yaptığı işlerin gerçeğiyle yüzleşeceğine, yaptığı her iyilik ve kötülük mutlaka kendisinin karşısına çıkacağına kesin inanmazsa işte böyle canavarlaşabilir.

 

(devamı yarın..)