KUŞKULARIMI AÇIKLIĞA GİDERMEK İÇİN BANA YARDIMCI OLUN LÜTFEN (2)
Pazar, 12 Haziran 2016 00:00

KUŞKULARIMI AÇIKLIĞA GİDERMEK İÇİN BANA YARDIMCI OLUN LÜTFEN (2)

 (...dünden devam)

Peki, acaba yenilen otlar acı çekmiyorlar mı? Onlarda da bitkisel akıl var, duygu var. Onlar da acı çekiyor. Aslan tarafından parçalandığı için acı çektiğine üzüldüğümüz ot obur ceylan veya koyun da ot yemiyor mu? Onun yediği otlar da acı çekmiyor mu? Bir japon bilim adamı su moleküllerinin musikiden etkilenip güzel biçim aldığını, ama gürültü ile de şekillerinin bozulduğunu tesbit etmiş. Çiçekler de kendisine yaklaşan insanların, niyetlerine göre biçim alırlar. Koparmak için yaklaşana karşı büzülür, ama koklamak, okşamak için yaklaşana gülümserler. Bunlar da araştırıcılar tarafından saptanmış olan şeylerdir.

Yaratan bu düzeni böyle kurmuştur. Bu küçük aklımız evrenin esrarını çözemez. Bizim bilgimiz denizden sadece bir damla kadardır. Şairin dediği gibi

İdrak-i meâlî bu küçük akla gerekmez

Zira bu terazi o kadar sikleti çekmez.

Büyük filozoflar evrende var olandan daha mükemmelinin olmayacağı kanısındadır. Gazâlî şöyle demiş:

"Leyse fil-imkâni ebda'a mimma kân: Evrende var olandan daya mükemmeli olamaz!"

Sığ düşünce ile evrende eksiklik görenin durumunu anlatmak için bir misal vereyim:

Bir büyük velinin üç müridi varmış. Ömrü sona yaklaşmış olan bu veli, bu üç müridinden birini kendisine vekil bırakmak istemiş. Bunun için onları şöyle bir sınava tabi tutmuş:

Büyük müride sormuş:

‒ Oğlum sen Allah olsaydın, ne yapardın?

Mürid birkaç kez "Estağfirullah" demiş ama Şeyh ısrar etmiş:

‒ Oğlum bu bir varsayımdır, yoksa zaten Allah Allahlığını sana vermez. Ama varsayalım ki sen Allah oldun, nasıl bir düzen kurardın?

Mürid, kendine göre bir düzen söylemiş, "Şöyle yapardım, herkesi sağlıklı yaşatırdım, mevsimleri hep ılımlı yapardım,... vb."

‒ İyi, güzel, diyen şey bu kez ortanca müride sormuş:    

‒ Oğlum sen Allah olsaydın, ne yapardın?

Ortanca mürid de birkaç kez "Estağfirullah" dedikten sonra kafasında kurduğu bir düzeni anlatmış: "Şöyle şöyle yapardım..." diye.

Bu kez Şeyh aynı soruyu küçük müride sormuş:

‒ Oğlum sen Allah olsaydın, ne yapardın?

Küçük müridin cevabı:

‒ Efendim Allah ne yapmışsa ben de aynını yapardım!

Şeyh bu kez o ilk iki müridine demiş ki:

‒ Demek siz bu küçücük aklınızla Allah'ın yaptığını beğenmiyorsunuz, onun için kendinize göre bir düzen düşünüyorsunuz ha? Allah'ın yaptığında kusur yoktur. Gerçeği bu küçük mürid anlamış. Sizin buna tabi olmanız gerekir!

Anlatabildim mi dostum?

***