Avk. Sedat Çoruh’un dört sorusu (1)
Cuma, 07 Ekim 2011 00:00
Avk. Sedat Çoruh’un dört sorusu (1)

Saygı Değer Hocam Merhaba,

Size Selam ve sevgilerimi sunarak izninizle bir kaç soru sormak istiyorum...

1-) Yüce Kur’ân'da, Yüce Rahman sürekli bir şekilde birçok isim ve sıfatını da kullanarak kendi zatını övüyor ve sürekli olarak bizim de onu övmemizi istiyor, bunun nedeni ve hikmeti nedir?

2-) Yüce Kur’ân'da, abdest ve namaz başta olmak üzere,orucun başlama saatinden, namaz vakitlerinden, abdestte yıkanacak uzuvdan, kadınların başını örtmesi meselesine kadar birçok âyet hükümleri yoruma açık, çok net, açık ve kesin hükümler taşımıyor, o nedenle de her âlim, farklı bir yorum getiriyor, buna bağlı olarak sayısız mezhep ve meşrep doğuyor, oysa biz biliyoruz ki, Kur’ân çeşitli fırkalara bölünmeyin, birlik olun diyor, bu durumda Kur’ân'ın bu âyetlerinin yoruma açık olmasının hikmeti nedir?

3-) Bir kişi iftardan sonra hanımı ile birlikte olsa, sonra gusül abdesti almasa ve ertesi günün orucunu tutsa, bu orucu ile ilgili fıkhi durumu ne olur?

4-) Televizyon programlarında bir hoca efendi, gerçek imsak şimdikinden 55 dakika sonra diyor bu konudaki fikriniz nedir? Selam ve saygılar...

Cevap: 1. İslâm'da Güncel Tartışmalar adlı eserimi okusaydınız, birinci sorunuzun cevabını iyi anlayacaktınız. Bir kere Kur'ân, doğrudan Allah'ın sözü değil, meleğin sözüdür: " 19- (Andolsun bunlara) Ki o, değerli bir elçinin (Cebrâîl'in) sözüdür. 20- (O elçi,) Güçlüdür, Arşın sahibi (Allah) katında yücedir. 21- Orada (kendisine) itâ‘at edilen, güvenilendir. 22- Arkadaşınız cinli değildir. 23- Andolsun (Muhammed) onu apaçık ufukta görmüştür. 24- O, gayb hakkında (verdiği haberlerden dolayı) suçlanamaz[1]. 25- O (Kur'ân) kovulmuş şeytanın sözü değildir. 26- O halde nereye gidiyorsunuz?27- O, âlemlere öğüttür. 28- Aranızdan doğru hareket etmek isteyen için; 29- Âlemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz." (Tekvîr Suresi: 19-29)

Melek İlâhî manaları insan konuşma kalıplarına dökerek verdiği için kavil olarak Kur'ân meleğin sözüdür. Ama melek bu işi Allah'ın görevlendirmesiyle yapmaktadır. Onun için temelde mana olarak Kur'ân Allah'ın kelâmıdır. Kavil olarak meleğin sözüdür. İşte Peygamber'e vahiy getiren melek, getirdiği mesajda Allah'ı, O'nun birliğini ve sıfatlarını anlatmaktadır. Anlatan, Allah'ı nitelendiren bizzat kendisi değil, vahiy getirmekle, mesajını iletmekle görevli melektir. Zaten mesajın amacı da insanlara Yaratanı tanıtmaktır. Onun için dikkatle okursanız bir üçüncü şahsın, Allah'ı anlattığını, Allah'ın eylemlerini, sıfatlarını tanıttığını fark edersiniz.

2. Kur'ân ayrıntıya girmez. Çünkü dinin amacı da ayrıntı değildir. Şayet insanlar kılı kırk yarmaya kalkmasalar, Kur’ân'ın sade anlatımına bağlı kalsalardı, din böyle bölünmeyecekti. Ama insan mantalitesi mutlaka ayrıntı ister. Bunun için yorum yapar. Kur'ân’ın sade mesajı açıktır, mesela abdest ayetini okuyun. Gayet açık ve net. Abdestin dört rüknü vardır: Yüzü, dirseklere kadar elleri yıkamak, başı ve aşıklara kadar ayakları meshetmek. Ama insan bu sadelikle yetinmemiş, ayrıntıya girmiş, yok nasıl yıkanacak, bir kere mi yıkanacak, üç kere mi, yok ayaklar yıkama organı mı Mesih organı mı? Yani Kur'ân’ın açık mesajını ayrıntı ile yorum ile kendi düşüncelerine uydurmak istemişlerdir. Ne kadar açık ve net olsa da insan yine yorum yapar. Modern hukukta kanun koyucu bir şeyi özetle kanun hükmüne getirmiş. Ama hüküm ne kadar açık olsa da yine insan, kendi düşüncesine uydurmak için yorum yapmıştır. Danıştay’ın ve Ana Yasa Mahkemesinin yaptığı birbirine ters yorumları hepimiz biliyoruz. Hele şu Cumhurbaşkanlığı seçiminde sözde bir hukukçu başsavcının yaptığı 367 yorumuyla yasayı nasıl maskara ettiği ve milleti nasıl tedirgin ettiği cümlenin malumudur.

Belki de bazı ayetlerdeki sadelik, getirilen hükümlerin, yorumlarla her çağa uygulanma esnekliğini sağlama esprisini de taşır.

3. İftardan sonra hanımı ile birlikte olduktan sonra yıkanmadan ertesi günün orucunu da tutsa oruç olur ama ben bu tür davranışı eğer zorunlu değilse hayvanlık sayarım. Çünkü bu adam namaz kılmayacak mı? Yatsı namazı, sabah namazı, günün namazları ne olacak? Namaz kılmayacaksa oruç tutmasına ne gerek var? Doğrusu bu sorunun esprisini anlayamadım.

 

(devamı yarın...)


 

 

   Copyright @ Süleyman AteÅŸ