KUR’ÂN'DAKİ YEMİN FORMLARI (3)
Pazar, 03 Nisan 2016 00:00

KUR’ÂN'DAKİ YEMİN FORMLARI (3)

(...dünden devam)

Meleğin, İlâhî mânâları insan sözü kalıplarına döküp Allâh adına indirmesini, dünyâdan bir misalle şöyle anlatabiliriz: Vahiy meleği, tıpkı bir sekreter gibi, Allah'ın murâdettiği mânâları, peygamberin kalbine indirmektedir. Pâdişâh, fermanı bizzat kendisi yazmaz. İrâdesini sekreterine bildirir, "Falan vâliye şunları yaza­caksın, filân kent halkına şunları bildireceksin..." gibi. Sekreter, pâdişâhın emrettiği biçimde fermanı yazar. Bu bir dikte değil, pâdişâh isteğinin, sekreter tarafından kaleme alınmasıdır. Sekreter, yazdığı pâdişâh irâdesini, pâdişâhın mührünü de vurarak veya pâdişâh, sekreterin yazdıklarını onaylayarak, istenilen yerlere gönderir.

Başka bir misal:

Bir pâdişâh, bir kente vâli olarak atadığı kişiye bir elçi gönderir. Ona direktiflerini bildirir. Bu direktifleri yazılı olarak vermez de, elçiye sözlü olarak anlatır. "Ona gideceksin, şunları yapmasını söyleyeceksin" der. Elçi gelir, pâdişâhın isteklerini vâlîye anlatır:

"Pâdişâhımız şunları, şunları yapmanızı; şunları, şunları da yapmamanızı buyuruyor. Bu buyruklarını tuttuğunuz takdirde Pâdişahımız sizi şöyle ödüllendirecektir. Ama buyruklarını tutmaz da, aykırı işler yaparsanız, sizi cezalandıracak, zindana atacaktır" der. Ve öğüt için eskilerden, pâdişâhın, eski vâlîlere gönderdiği yasa ve direktiflerden örnekler, onlara karşı gelenlerin sonucunu bildiren hikâyeler anlatır.

Vahiy sürecini şöyle bir şekille anlatabiliriz:

Vahiy

 

İşte vahiy meleği de tıpkı bir sekreter gibi, İlâhî mânâları, peygamberlerin konuştuğu dil kalıplarına (Arapça, İbrânîce veya herhangi bir dilin kalıplarına) dökerek onlara verir. İlâhî mânâları söz kalıplarına dökmesi, onları Allah düzeyinden (yani Allah'tan) insanların kavrama düzeyine indirmesidir. Kur'ân, Allah'ın buyruğu ile indirildiği için Allah'ın fermânı, O'nun indirmesi, ama melek tarafından beşer düzeyine indirildiği için de meleğin sözüdür. Yani bir bakımdan Allah'ın emri, fermanı, bir bakımdan da meleğin sözüdür.

Bundan dolayıdır ki sekreter melek, çoğu kez "Allah dünyayı yarattı, işi düzenledi, meleklere emretti, şöyle buyurdu" şeklinde ifadelerle Allah'tan üçüncü şahıs olarak söz ederken, bazen de kendisi aradan çıkmakta, sözü bizzat Allah düzeyinden söylemek­tedir: "Biz, Nûh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik..." (Nisâ': 163), "Sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra meleklere: 'Âdem'e secde edin!' dedik. Hepsi secde etti, yalnız İblîs etmedi, o secde edenlerden olmadı. (Allah) dedi: 'Sana emrettiğim zaman seni secde etmekten alıkoyan nedir?' (İblîs): 'Ben, dedi, ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın." (A'râf: 39)11-12)

Bu son âyetlerde vahiy bizzat Allah düzeyinden verilmekte, melek aradan çıkmaktadır. Sonra söz tekrar melek elçiye verilmekte ve melek elçi, ilk yaratış sahnesindeki Tanrı-İblîs konuşmasını anlatmaktadır.

(devamı yarın..)