HACET NAMAZI KILABİLMEK İÇİN YENİDEN ABDEST ALMASI GEREKİR Mİ?
Çarşamba, 06 Ocak 2016 00:00

HACET NAMAZI KILABİLMEK İÇİN YENİDEN ABDEST ALMASI GEREKİR Mİ?

Abdesti olan kişinin, hacet namazı kılabilmek için yeniden abdest alması gerekir mi?

Cevap: Abdesti olmayan abdest alır. Abdesti olanın, yeniden abdest alması gerekmez. Farz olan yatsının dört dek'atidir. Sünnet kıl­mak zorunlu değildir. Dileyen kılar, dileyen kılmaz. Kılan fazla sevap alır. Kılmayan günah işlemiş olmaz. Yatsı namazının farzını kıldıktan sonra iki rek'at hacet namazı kılar ve duasını okursunuz. Şimdi İlmi­halimizde yazdığımız şekliyle hacet namazını buraya kaydediyorum:

Hâcet namazı:

Herhangi bir muradı, dileği olan kimse, yatsı namazından sonra güzelce bir abdest alır, iki veya dört rek’at (bir rivayete göre on iki rek’at) namaz kılar. Allah'a hamd-ü sena, Resulüne salât ve selâmdan sonra hacet duasını okuyup muradının olmasını Allah'tan ister. Hacet namazının birinci rek’atında Fâtiha'dan sonra üç Âyete'l-kürsî, diğer üç rek’atında Fâtiha'dan sonra birer defa İhlâs ve Kul-eûzu birabbi'l-felakı, Kul-eûzu bi-rabbi'n-nâsi okunması hakkında bir hadîs-i şerîf vardır.

Tirmîzî ve İbn Mâce'nin ifâdesine göre Peygamberimiz Haz­retleri, hacet namazını şöyle tarif etmişlerdir: "Bir kimsenin Allah Teâlâ'dan veya bir Âdemo­ğlundan bir isteği olursa güzelce abdest alsın, iki rek’at namaz kılsın, Allah'a hamdetsin. Peygamber (s.a.v.)'e salât getirsin, sonra şöyle desin:

لا إلَهَ إلاَّ اللهُ الْحَلِيمُ الْكَرِيم . سُبْحَانَ اللهِ رَبِّ الْعَرْشِ الْعَظِيم . الْحَمْدُ لله رَبِّ الْعَالَمِينَ أَسْأَلُكَ مُوجِبَاتِ رَحْمَتِكَ وَعَزَائِمَ مَغْفِرَتِكَ وَالْغَنِيمَةَ مِنْ كُلِّ بِرٍّ وَالسَّلامَةَ مِنْ كُلِّ اثْمٍ لا تَدَعْ لَنَا ذَنْبًا إلاَّ غَفَرْتَه وَلا هَمًّا إلاَّ فَرَّجْتَه وَلاَ دَيْنًا إلاَّ قَضَيْتَه ولا حَاجَةً هِىَ لَكَ رِضًا إلاَّ قَضَيْتَهَا يَا أرْحَمَ الرَّاحِمِين "Lâilâhe illâllahu'l-halîmu'l-kerîm. Subhânellahi rabbi'l-arşi'l­-azîm. Elhamdu lillâhi rabbi'l-âlemin. Es'eluke mûcibâti rahmetike ve azâime mağfiratike ve'l-ğanimete min-kulli birrin ve's-selâmete min-kulli ismin. Lâteda' lenâ zenben illâ ğaferteh velâ hemmen illâ ferracteh velâ hâceten hiye leke rıdan illâ kadaytehâ yâ erhamer-râhimîn." (Tirmizî, Salât, bâb: 248; İbn Mâce, İkāme, 189)

Mânâsı: "Halîm, kerîm Allah'tan başka tanrı yoktur. Büyük Arş sahibi Allah'ı tesbîh ederim. Hamd âlemlerin Rabbine mahsûstur. Yâ Rabbî, Senden rah­metinin gereklerini, bağış kararlarını, her iyiliğe nail olmayı, her günahtan kur­tulmayı isterim. Rabbimiz, bizim için bağışlamadığın bir günah, sevince çevir­mediğin bir tasa bırakma, Senin rızân olan her ihtiyacımızı, her muradımızı ver ey merhametlilerin en merhametlisi!"

Bu duayı okuduktan sonra dileği ne ise onu ister.

Taberânî’nin kaydettiği hâcet duâsı şudur:

اَللـّٰـهُمَّ إنِّى أَسئَلُكَ تَوْفِيقَ أَهْلِ الْهُدَى وَأَعْمَالَ أَهْلِ الْيَقِينِ وَمُنَاصَحَةَ أَهْلِ التَّوّبَةِ وَعَزْمَ أَهْلِ الْصَّبْرِ وَجِدَّ أَهْلِ الْخَشْيَةِ وَطَلَبَ أَهْلِ الرَّغْبَةِ وَتَعَبُّدَ أَهْلِ الْوَرَعِ وَعِرْفَانَ أَهْلِ الْعِلْمِ حَتَّى أَخَافَكَ . اَللـّٰـهُمَّ إنِّى أَسْئَلُكَ مَخَافَةً تَحْجِزُنِى عَنْ مَعْصِيَتِكَ حَتَّى أَعْمَلَ بِطَاعَتِكَ عَمَلاً اَسْتَحَقُّ بِهِ رِضَاكَ وَ حَتَّى أُنَاصِحَكَ بِالتَّوْبَةِ خَوْفًا مِنْكَ وَ حَتَّى أُخْلِصَ لَكَ النَّصِيحَةَ حُبًّا لَكَ وَ حَتَّى اَتَوَكَّلَ عَلَيْكَ فِى اْلاُمُورِ كُلِّهَا وَحُسْنِ ظَنٍّ بِكَ سُبْحَانَ خَالِقِ النُّورِ "Allahumme innî es’eluke tevfîka ehli'l-hudâ ve a'mâ'le ehli'l-yakîni ve munâsahate ehli't-tevbeti ve azme ehli's-sabri ve cidde ehli'l-haşyeti ve talebe ehli'r-rağbeti ve teabbude ehli'l-vara'i ve irfâne ehli'l-ilmi hattâ ehâfek. Allahumme innî es'eluke mehâfeten tahcizunî an ma’siyetike hattâ a'mele bi tâ'atike amelen estahikku bihî rıdâke ve hattâ unâsıhake bi't-tevbeti havfen minke ve hattâ uhlisa leke fî'n-nasîhati hubben leke ve hattâ etevekkele aleyke fî'l-umûri ve husni zannin bik. Subhâne hâlikı'n-nûr (Allahım, Senden hidâyet ehlinin başarısını, yakîn ehlinin amellerini, tevbe ehlinin öğütleşmesini, sabır ehlinin azmini, korku ehlinin ciddiyetini, seni isteyenlerin arzusunu, takvâ ehlinin ibadetini, ilim ehlinin irfanını isterim ki Senden gereği gibi korkayım. Allahım, Senden öyle bir korku isterim ki o beni Sana isyandan menetsin, ta ki Sana itaat ile öyle amel edeyim ki onunla Senin rızâna ereyim. Senden korkarak içtenlikle Sana döneyim, Sırf Senin sevgini kazanmak için hâlis nasihat edeyim, güzel iş yapayım, her işte Sana güvenip Sana dayanayım, Sana güzel zan besleyeyim. Nurun yaratıcısı Allah'ı tesbih ederim.)" (Mişkâtu’l-ma­sâbîh (Taberânî’den).)