EKONOMİ VE TİCARET (2)
Cumartesi, 02 Ocak 2016 00:00

EKONOMİ VE TİCARET (2)

(...dünden devam)

Tefecilik, kumar, rüşvet, gasb, çalma, hıyânet gibi hîleli kazanç yollarının hepsi bâtıldır. Bu tür yollarla para kazanmak harâmdır. Yalnız kişinin çalışması, karşılıklı rızâya dayanan ticaret, hibe ve mîrâs yoluyla elde ettiği mal helâldir. Ticâretin yasallığı, karşılıklı rızâya bağlıdır. Aldatma bulunan ve aldatmanın farkına varıldığı zaman taraflardan birinin râzı olmayacağı ticâret yasal değildir. Hz. Peygamber (s.a.v.), çarşıda bir yiyecek yığınının yanından geçerken elini kümenin altına daldırmış, altının ıslak olduğunu görünce neden böyle olduğunu sormuş, satıcı da yağmur değdiği için, yanıtını verince Peygamber: "Ne diye yaş kısmı üste koymadın ki herkes görsün? Aldatan kimse bizden değildir!" demiştir (Müslim, Îmân: b. 43, h. 164; Tirmizî, Büyû‘: 74; İbn Mâce, Ticârât: 36).

Güvenilir, doğru tâcirin, Kıyâmet gününde şehîd­lerle beraber bulunacağını (İbn Mâce, Ticârât: 1) söyleyen Hz. Peygamber (s.a.v.), yalanın, insanı cehenneme sü­rükleyeceğini (İbn Mâce, Mukaddime: 7). Allah'ın nasîbet­tiği rızkı güzel, helâl yoldan aramayı (İbn Mâce, Ticârât: 2 ) başkasının satışına engel olmamayı (Müslim, Buyû‘: b. 4) hayvanların sütlerini memelerinde bekletip satmamayı (Müslim, Buyû‘: b. 4) gereksiz yere ticârete aracı ve komis­yoncuların girmemesini emretmiş (Müslim, Nikâh: 51; İbn Mâce, Ticârât: 15), vurgunculuğu kesinlikle yasaklamıştır (İbn Mâce, Ticârât: 6, 16).

İslâm Ekonomisinin Genel Pren­sipleri

İslâm ekonomisinin genel prensipleri şöyle özetlenebilir:

1) Özel mülkiyet yasal, bâtıl yollarla mal kazanmak harâmdır (Bakara: 92/267; Nisâ': 98/29, Muhammed: 99/36-37; Nûr: 102/33;...).

2) Ribâ ve kumar yasaktır. Çünkü bunlar başkasının malını bâtıl yolla yemektir (Bakara: 92/275-276, 278-280; Âl-i İmran: 94/130).

3) Servet belli ellerde toplanmamalı, geniş halk kütlelerine yayılmalıdır (Haşr: 95/7).

4) Yetîmlerin, aklıermezlerin mallarını korumak için rüşde erinceye (doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırdedinceye) dek onların, mallarında tasarruf yetkileri kısıtlanır (Nisâ: 98/6).

5) İslâm’ın başlangıcından itibaren namaz gibi zekât da farzdır (A‘lâ: 8/14; Kıyâmet: 31/31; Zâriyât: 67/19-20; Tevbe: 113/60, 103), fakat Kur’ânda miktarı belirlenmemiştir. Ancak İslâm, devlet haline geldikten sonra zekâtın miktarı Peygamber tarafından belirlenmiştir. Çünkü zekât, vergi olduğu için devletsiz bunu toplamak zor idi. Şayet Mekke'de devlet olsaydı, zenginlerin gönül hoşluğuyla verecekleri zekât, Mekke'de toplanır, ihtiyaç sahiplerine dağıtılırdı.

6) Para ve ticâret mallarında zekât miktarı: %2,5, toprak ürün­lerinde sulama sistemine göre %10 veya %5'tir. Hayvanlarda zekât miktarı da fıkıh kitaplarında belirtilmektedir.

(devamı yarın..)