MEZHEPLER NASIL ORTAYA ÇIKTI? (2)
Salı, 22 Aralık 2015 00:00

MEZHEPLER NASIL ORTAYA ÇIKTI? (2)*

(...dünden devam)

Önceleri ticaretle de meşgul olan Nu'mân, daha sonra kendisini tamamen ilme vermiş, Hz. Alî ve Abdullah ibn Mes'ûd'un yetiştirdiği bilginlerden ders almıştır. Aralarında Enes ibn Mâlik ve Ma'kil ibn Yesar'ın da bulunduğu altı sahâbî ile görüştüğü rivayet edilir. Kendisinin asıl hocası Hammâd'ın vefatı üzerine O'nun yerine fetva vermeye başlamıştır.

Çok zekî ve bilgin bir insan olması yanında, çok da takva sahibi ve cömert idi. Gecelerini namaz ve niyazla geçirir, devletten maaş veya mükâfat almayı kabul etmezdi. 55 defa Hacc'a gittiği rivayet edilir. Medine'de Hz. Peygamber'in dördüncü göbekten torunu olan Ca'fer-i Sâdık ile görüşmüştür. İmâm Mâlik, O'nun için: "Ebû Hanîfe'nin mantığı o kadar kuvvetlidir ki, şu direk altındır dese onu ispat edebilir" demiştir. İmam Şafiî de, Onu: "insanlar fıkıh ilminde Ebû Hanîfe'ye muhtaç, O'nun çocukları durumundadırlar" diye övmüştür.

İmâm-ı A'zam, tevhîd inancını savunmuş, bu konuda "el-Fıkhu'l-Ekber" adlı eserini yazmıştır. İmam-ı Ebû Yûsuf, İmam-ı Muhammed ve İmam-ı Züfer gibi âlimler, O'nun talebesidir. O, talebesiyle birlikte İslâm hukukunu geliştirmiş, fıkhın (dinsel hukukun) gelişmesi için temel kuralları, yâni Fıkıh Metodolojisini kurmuştur. İşte onların çalışmaları sayesinde metodlu, sistemli bir hukuk ilmi (fıkıh) ortaya çıkmıştır.

İmâm-ı A'zam, önce Emevîlerin kadılık teklifini reddettiği gibi, daha sonra kurulan Abbasî devletinin kurucularından Halîfe Mansur'un da kadılık (baş yargıçlık) teklifini kabul etmedi. Hem kadılık teklifini reddettiği, hem de siyasî bakımdan Hz. Hasan'ın torunu olan İbrahim'i desteklediği için Halife Mansur, İmamı dövdürdü ve hapse attırdı. İmam, 70 yaşında olduğu halde hapishanede Allah'ın rahmetine kavuştu. Kendisinin zehirletildiği de rivayet edilir.

Elli binden fazla insan, O'nun cenaze töreninde bulunmuş ve üzerine altı defa cenaze namazı kılınmıştır. İlmine ve kişiliğine hayran kalan talebeleri ve halk, O'nu kendilerine imam (lider) tanımışlar ve ona "Büyük İmam" adını vermişlerdir.

İmam-ı A'zam'ın geliştirdiği hukuk yoluna "Hanefî Mezhebi", bu mezhebe uyanlara da "Hanefî" denir. Hanefî mezhebi, önce Irak'ta doğmuş, oradan doğuya ve batıya yayılmıştır. Abbasîler devrinde hâkimlerin çoğu Hanefî idiler. Anadolu ve Balkanlardaki Türkler arasında Hanefî mezhebi hâkimdir.

Şunu iyi bilmek gerekir ki mezhep din değil, dinin bir yorum biçimidir. Kur'ân ve Sünneti iyi bilen kimselerin, herhangi bir mezhebe bağlanma zorunluluğu yoktur. Mezhebi bir din gibi algılamak ve bu yüzden insanlar arasında ayrıcalık yapmak doğru değildir, çünkü dinin temel amacı ayrılık değil, birliktir.

"İlk halife Hz Alî olacaktı, ama Ebûbekir onun hakkını yiyip halîfe oldu", iddiası doğru değildir. Çünkü İslâm, babadan oğula veya yakın akrabaya intikal eden bir saltanat sistemi değil, tam demokrasi getirmiştir. Evvelâ Peygamberimiz, vefatından önce Hz. Ebubekir'i cemaate namaz kıldırmak üzere kendi yerine vekil yapmıştır ki bunda, Ebubekir'in halife olacağına işaret vardır. Ama Peygamberimiz, kendisinden sonra herhangi bir kimsenin yerine geçmesi hususunda açık bir beyanda bulunmamış, bunu Müslümanların seçimine bırakmıştır. Onun vefatından sonra da Müslümanlar Hz. Ebubekir'i halîfe seçmişlerdir. Artık Ebubekir'in, Alî'nin hakkını yiyip onun yerine ilk halife olduğu savının bir değeri yoktur. Peygamberimizin dört büyük dostu vardı. Ebubekir, Ömer, Osman Alî. Yaşları itibariyle de bunlar böyle sıralıdır. Hz. Alî, yaş itibariyle diğerlerinden küçüktü. Bu sıra ile halife olmakla bu dört büyük Peygamber dostu, halifelik yaparak demokrasi örneği vermişlerdir.

(devamı yarın..)

 

 

 

 

*yazı arşivden alınmıştır