VOLKAN BEY'DEN İLGİNÇ BİR OLAYIN ÖYKÜSÜ (2)
Cumartesi, 12 Aralık 2015 00:00

VOLKAN BEY'DEN İLGİNÇ BİR OLAYIN ÖYKÜSÜ (2)

(...dünden devam)

Hakkı inkâr eden bile yalnız başına kaldığı zaman O'na sığınır. Bir felâketle karşı karşıya kaldığı zaman, hemen doğası ortaya çıkar da "Allah!" der. Bir deprem anını düşünün. O inkâr edenlerin, nasıl Allah'a yal­vardıklarını görürsünüz. Çünkü o sıkıntılı anlarda artık kimsenin kendisini kurtara­mayacağını bilir. Tek kurtarıcının Allah olduğunu kendi doğası ortaya çıkarır. Kur'ân'ın verdiği bir misal, insan doğasının derinden nasıl Allah'a bağlı olduğunu gösterir:

"Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız Allah'a hâlis kılarak O'na yalvarırlar. Fakat (Allah) onları salimen karaya çıkarınca hemen (O'na) ortak koşarlar. Ki kendilerine verdiğimiz(ni'metler)e nankörlük etsinler ve (şu geçici hayâtta) zevk içinde yaşasınlar. Ama yakında (gerçeği) bileceklerdir." (Ankebut: 65-66)

Allah'a ortak koşanlar, gemiye bindikleri zaman, kendilerini sâlimen karaya ulaştırması için ortaklarına değil, Allah'a yalvarırlar. Fakat Allah onları denizden kur­tarıp karaya ulaştırınca yine Allah'a ortak koşarlar. Böylece Allah'ın verdiği nimetlere nankörlük ederler.

Âyet, insanın darda kalınca yalnız Allah'a yalvardığını, fakat genişe çıkınca dar zamanlarında kurtuluş için Allah'a yalvardığını unutup keyfine daldığını, yara­tıkları tanrılaştırdığını, böylece kendisini yaratıp koruyan Allah'a karşı nankörlük ettiğini belirtir. Ama bu yaşamları fazla sürmez. Allah'ın huzuruna çıktıkları zaman nasıl aldandıklarını anlarlar.

Rivayete göre Hz. Peygamber (s.a.v.), Mekke'yi fethedince Ebucehl'in oğlu 'İkrime kaçmış, Habeşistan'a gitmek üzere bir gemiye binmiş. Gemi yolda sallanmaya başlamış. Yolcular:

‒ Ey kavim, yalnız Rabbinize duâ ediniz, çünkü burada O'ndan başka kur­tarıcı yoktur, demişler.

'İkrime kendi kendine düşünmüş: 'Eğer denizde Allah'tan başka kurtarıcı yoksa karada da yoktur. Allah'ım, sana söz veriyorum, eğer şu denizden sağlam çıkarsam, gideceğim, Muhammed'in elini tutacağım, mutlaka o bana şefkat, merhamet eder' demiş. Gerçekten Peygamber (s.a.v.), kendisine gelen 'İkrime'ye şefkatli davranmıştır (İbn Kesîr, Tefsîr: 3/422).

1983 yılı Haziran ayında da Yalova’ya giderken, İstanbul yolunda yağmur yağıyordu. Bolu yakınlarında kavisli ve meyilli bir yerde arabalarla dolu yol, yağmurdan kaygan bir hal almıştı. Kayıp şarampole girmiş bir arabanın yanından geçmiştik ki bizim arabamızın da tekeri kaymağa başladı. O sırada sağımdaki bir TIRı geçmeğe çalışıyordum. Zikzak yapınca araba neredeyse TIRın altına girecek ve hepimiz ezilecektik. Fakat Allah’ın kudreti bizi korudu, araba tam TIRın altına gireceği sırada durdu. Karşıdan gelen arabalar da durdular. Böylece kurtulduk. Oğlum Muharrem dedi ki:

– Baba, bu keramet değil mi? Allah bizi TIRın altına girip ezilmekten kurtarıyor? Kerâmet başka nasıl olur?

(devamı yarın..)