HZ. ALÎ'NİN TEVAZUU
Perşembe, 19 Kasım 2015 00:00

HZ. ALÎ'NİN TEVAZUU

(...dünden devam)

Kur'ân ahlakının, kendisinde cisimlenip bomutlaştığı Hz. Alî, asla insanların karşısına kibirle, gururla çıkmamıştır. Yüce Allah kullarına tevazuu emrederek: "Yeryüzünde kabara kabara yürüme. Çünkü sen yeri yırtamazsın, boyca da dağlara erişemezsin!" (İsra: 37); "İnsanlara yanağını bükme (kibirlenerek boynunu bir yana bü­küp yüzünü insanlardan öte çevirme) ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenip övünen kimseyi sevmez. Yürüyüşünde tutumlu ol, (orta yürü, ne çabuk ne de çok yavaş git, öl­çülü hareket et), sesini de kıs. Çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir." (Lokman: 18-19)

Tevazu' ve huşû'un zıddı, kibir ve ucb (böbürlenme, kendini beğenme)dir. Bunlar ruhu öldüren âfetlerdir.

Kibir, bâtın ve zahir olmak üzere ikiye ayrılır. Bâtın (gizli) kibir, nefisteki bir huydur. Zahir (açık) kibir ise, uzuvlarda görünen eylemlerdir. Davranış ve eylemler, içteki kibrin ürünleri olduğu için asıl kibir, içteki gizli kibirdir.

İnsanın kendisini başkalarından üstün görmesi, kibrin ve kendini beğenmenin sonucudur. İbn Abbâs: "Onların göğüslerinde, hiçbir zaman ulaşamayacakları bir kibir (böbürlenme) vardır." (Mü'min (Ğâfir): 56 ) âyetindeki kibri, ululuk, büyüklük diye tefsir etmiştir.

Kibir, en seçkin insanları dahi helâk eden büyük bir âfettir. Avam şöyle dursun, âbidler ve zâhidlerden dahi çok az kimse kibrin pençesinden kurtulabilir. Kibir insanı Allah'ın gazabına uğratır ve ebedî saadetten yoksun bırakır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Yeryüzünde haksız olarak böbürlenenleri, benim âyetlerimden o yana çevireceğim." (A'râf: 146)

"İşte Allah, her zorba kibirlinin kalbini böyle damgalar." (Mü'min (Ğâfir): 35) (Mü'min (Ğâfir): 35)

"O, böbürlenenleri sevmez." (Nahl: 23)

Peygamber (s.a.v.) de Rabbinden naklen: "Büyüklük ridâm, ululuk izârımdır. Kim bunlardan birinde benimle ortak olmağa kalkarsa onu cehennemime atarım ve hiç kayırmam." (Müslim, Birr: 136; Ebû Dâvûd, Libâs: 25; İbn Mâce, Zühd: 16; İbn Hanbel, Müsned: 2/248, 376, 414, ...) demiştir.

Bu âyetlerden ve kudsî hadîsten ayrı olarak kibri kötüleyen çok hadîs vardır. Hz. Peygamber (s.a.v.): "Gönlünde hardal dânesi ağırlığınca iman bulunan da ateşe girmez." (Müslim, İmân: 148, 149; Ebû Dâvûd, Libâs: 26; Tirmizî, Birr: 61; İbn Mâce, Mukaddime: 9, Zühd: 16; İbn Hanbel, Müsned: 1/399, 412, 416, ...), "Allah, entarisinin eteğini böbürlenerek yerde sürütüp gezen kimseye bakmaz." (Buhârî, Libâs: 5, 20; Müslim, Libâs: 45, 46, 48; Ebû Dâvûd, Libâs: 27; İbn Mâce, Libâs; 6,7; Muvatta', Libâs: 10–12; Müsned: 2/10, 45, ...) demiştir.

Allah Elçisinin: "Kimin kalbinde hardal dânesi ağırlığınca bir kibir olursa Allah onu yüz üstü Cehennem'e devirir!." buyurduğu Abdullah ibn Amr tarafından rivayet edilmiştir (İbn Hanbel, Müsned: 2/215. Beyhakî de hadîsi Şuab'de rivayet etmiştir. İhyâ: 4/417).

(devamı yarın..)