KÜS DURMAK, KİN GÜTMEK, GÖNÜL KIRMAK İMAN AHLAKINDAN DE­ĞİLDİR (1)
Cuma, 13 Kasım 2015 00:00

KÜS DURMAK, KİN GÜTMEK, GÖNÜL KIRMAK İMAN AHLAKINDAN DE­ĞİLDİR (1)

Kin tutmak insanın ruhunu kirletir. Düşünce kirliliğine yol açar. Nasıl temiz çevreye çöp atmak çevreyi kirletirse temiz gönle kötü düşünceler, kin nefret duyguları yerleştirmek de ruh ve düşünce kirliliğine yol açar. İçine gelen kötü düşünceleri atmaya çalışmanız gerekir. İnsanın içine şeytan vesveseleri düşebilir. Bunları yerleşik bir düşünce haline getirmeden söküp atmaya çalışan mümin sorumlu olmaz.

Konu ile ilgisi dolayısıyla Bakara Suresinin 284. âyetinin meal ve tefsirini kaydetmeyi uygun gördüm:

"Göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır. İçlerinizdekini açıkla­sanız da gizleseniz de Allah sizi onunla hesaba çeker; dilediğini bağışlar, dile­diğine azâbeder. Allah, herşeye kâdirdir." (Bakara: 284)

Tefsîr:

Âyetin mânâsı genel olmakla beraber, konu şâhidlik ve şâhidliği gizleme konusu olduğundan ilk önce şâhidliği gizleyeni uyarmaktadır. Yüce Allah, bu âyetle diyor ki: Ey şâhidler, şâhidliği gizlemeyin, bildiğinizi doğru söyleyin. Bildiğiniz gerçeği insanlardan gizleseniz dahi Allah'tan gizleyemezsiniz, çünkü Allah her şeyi bilir. O halde Allah'ın cezasından korkun da hakkı gizlemeyin. Eğer hakkı gizleme düşüncesini ortaya kor veya bunu içinizde taşırsanız Allah sizi hesaba çeker, sonra dilediğini affeder, dileğini cezalandırır. Allah her şeyi yapabilir (Aynı eser).

Bazı rivayetlere göre âyet, kalbe gelen bütün düşüncelerden ötürü insanın hesaba çekileceğini belirtmektedir.

İbn Ömer, Ebû Süleyman ed-Dımaşkî, Kadî Ebû Yalâ ve İbn Abbâs'ın benimsediği ve Taberî'nin de tercih ettiği görüşe göre âyetin hükmü e.edîdir. Allah'ın muhâsebe etmesi, azaba çekmesi anlamına gelmez. Muhâsebe edip af da eder, azâb da eder. Buhârî, Müslim ve İbn Hanbel, Safvân ibn Muhriz'den şu hadîsi rivâyet ederler: "Bir adam İbn Ömer'e: ''Allah'ın Resulü (s.a.v.)den necvâ (gizli konuşma) hakkında ne işittin?" diye sordu. İbn Ömer dedi ki: Onun şöyle dediğini işittim. "Mü'min, kıyamet günü yüce Rabbine yaklaştırılır. O kadar ki Rabbi onun üzerine affını koyar, onun yapmış olduğu günahları ona söyler:

"- Bunları bilmiyor musun (hatırlamıyor musun)?" der.

Kul: "- Biliyorum ya Rabbi" diye cevap verir.

(Allah): "- Onları dünyada senin üzerinde gizledim, (senin içini kimseye faş etmedim), bugün de senin için onları bağışlıyorum" der ve yapmış olduğu iyiliklerinin sayfası ona verilir. Kâfir ve münâfıklara da herkesin gözleri önünde: "Bunlar Allah'a karşı yalan söyleyen kimselerdir! diye bağırılır.'' (Müslim, Tevbe, hadîs 52)

Alî İbn Ebî Talha da İbn Abbâs'ın şöyle dediğini rivâyet etmiştir: "Yüce Allah, mahlûkatı topladığı zaman onlara: ''- İçinizde gizlemiş olduğunuz, meleklerimin dahi muttali' olmadığı şeyleri size haber vereceğim," der, mü'minlere dünyada içlerinden ne geçmişse söyler ve onları bu düşüncelerden affeder. İşte ''Allah sizi onunla hesaba çeker" sözü bunu gösteriyor. Şirk ve şüphe ehline de içlerinde gizlemiş oldukları yalanlamayı haber verir. İşte ''dilediğini bağışlar, dilediğine azâb eder" sözü de bunu gösteriyor. Onlardan dilediğini bağışlar, dilediğini cezalandırır." (Ebû'l-Ferac Cemâlu'd-dîn Abdu'r-Rahmân ibn Alî el-Cevzî, Zâdu'lu-Mesîr fî İlmi't-tefsîr, 1/342-343)

(devamı yarın..)