İLÂHÎ DİNLERİN RUHBİRLİĞİ (2)
Perşembe, 05 Kasım 2015 00:00

İLÂHÎ DİNLERİN RUHBİRLİĞİ (2)

(...dünden devam)

Arabistan'da çıkan bu üç dinin özde birliğini vurgulamak üzere Kitap ehlinin kesip pişirdiklerinin Müslümanlara, Müslümanların yiyeceklerinin de Kitap ehline helâl olduğu; Müslümanların, Kitap ehli kadınlarıyla evlenebilecekleri bildirilmiştir (Mâide: 110/55).

Ancak Yahudi ve Hıristiyanların velî edinilmemesi de emredilmiştir (Mâide: 110/51).

Yahudi ve Hıristiyanlarla sıkı dostluk kurmayı yasaklayan birkaç âyet sonra gelen 110/57. âyet, onlarla sıkı dost olma yasağının, genel değil, İslâm ile alay eden, Müslümanların inancını küçük gören Yahudi ve Hıristiyanlar hakkında olduğu an­laşılır: "Ey inananlar, sizden önce kendilerine Kitap verilmiş olanlardan ve kâfir­lerden, dininizi eğlence ve oyun yerine koyanları dost tutmayın; inanıyorsanız, Allah'­tan korkun."

Hiçbir milletin veya kişinin, kendisini Allah'ın seçkin kulu, başkalarından üstün görmeğe hakkı yoktur. Allah âlemlerin Rabbidir. İnsanların hepsi Allah'ın ku­ludur. Her toplumda iyiler de vardır, kötüler de. Yahudilerin de kötüleri yanında iyi­leri de vardır: "Onların içinde de ılımlı, orta yolda giden bir toplum vardır ama çokları ne kötü işler yapıyorlar!" (Mâide: 110/66)

"İnanıp güzel işler yapanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokacağız; orada sürekli kalacaklardır. Bu, Allah'ın gerçek sözüdür. Allah'tan daha doğru söyleyen var mı? İş, ne sizin kuruntularınızla, ne de Kitap ehlinin kuruntularıyla olur. Kötülük yapan, onunla cezalandırılır ve kendisine, Allah'tan başka dost ve yardımcı bulamaz. Erkek veya kadından her kim inanarak güzel işler yaparsa onlar da cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar." (Nisâ': 98 (4)/122-124)

Bu âyetler, İslâm(ın özünü ortaya koymaktadır. Kâh İbrâhîm milleti, kâh hanîf olarak tanımlanan İslâm'ın üç temeli vardır: Tevhîd, âhirete iman ve sâlih amel. Kur­'ân, Allah'ı birleyen yalnız O'na kulluk eden herkesi, sözde Müslüman olmasalar bile, özde Müslüman kabul etmekte ve cennetlik saymaktadır.

Kur'ân-ı Kerîm, insanlar arasında bozgunculuk yapmağa, savaş çıkarmağa ça­lışan Yahudileri kınarken, dinlerinin ruhuna bağlı kalan ılımlı insanları da övmekte, bütün bir milleti kötü sıfatıyla damgalamamakta, kitaplarının hükümlerini doğru uyguladıkları takdirde bolluk içinde yaşayacaklarını bildirmekte ve onları, kitaplarını gereğince uygulamağa çağırmakta, Kitaplarının hükümlerini uygulamadıkça bir temel üzerinde olmayacaklarını belirtmektedir (Mâide: 110/63-70).

İnananlar, hangi dinden olursa olsun, Allah'a inanıp O'na tapanları, Allah'a inanmayanlara tercih ederler. Nitekim İslâm(ın Mekke döneminde, müşrik İranlıların, Kitâb ehli olan Rumları yenmelerine üzülen Müslümanlar, daha sonra Rumların müşrik İranlılara gâlib gelmelerine sevinmişlerdi (Rûm: 84/1-5. âyetler). İnananların, Allah'ı tanımayanları, Allah'a inananlara tercih etmesi, gerçek imanla bağdaş­maz (Mâide: 110/81).

(devamı yarın..)