Helallik alma, bedduanın etkisini giderir mi? *** Küfre mi gider? |
Salı, 06 Eylül 2011 12:33 |
Helallik alma, bedduanın etkisini giderir mi? Saygıdeğer Hocam, evlilik dışı bir birliktelikten, eşimin isteği dışında hamile kalıp, 2 bebeğini aldıran bir hanımın, eşime bebekleri aldırdığı için beddua etmesi ve helallik vermemesinden (daha sonra çok pişmanlık ve üzüntü duyan eşimin kendisinden helallik talep ettiği halde) kaynaklandığına inandığımız bir durum söz konusu. Eşimin, özellikle iş hayatında sürekli devam eden ve her defasında ters giden işlerinin tekrar düzelebilmesi için ne yapabiliriz? Kefaret söz konusu olabiliyor mu, olursa ne olmalı? S. K. Cevap: Eşinizin evlilik dışı çocuk yaptığı kadına bebeklerini aldırması hususunda baskı yapması elbette günahtır. Bebeklerin alınmasından ötürü hem o kadın, hem de eşiniz sorumludur. Ama eşinizin işlerinin ters gitmesi, o kadının bedduası yüzünden midir, onu bilemem. Kadın gerçekten beddua etmiş ise tutabilir de. Çünkü Peygamberimiz: "Mazlumun Allah'a yalvarmasından sakın. Çünkü onun yalvarması ile Allah arasında perde yoktur!" buyurmuştur. Kanaatime göre eşinizin o kadından helallik alması gerekir. Bunu nasıl yapar, kadın hakkını helal eder mi, etmez mi bilemem. Sorunun İslâmi boyutunu soruyorsan eşinizin o kadınla dinen evlenmesi en uygun çözüm yoludur. Siz de buna razı olursanız sorun kalmaz. Kadın da herhalde memnun olup hakkını helal eder. Çünkü onun da bir namusu var, namusunu eşinize teslim etmiş. Sonra eşiniz onu yüz üstü bırakmış. Bu doğru mudur? Biliyorum siz bu cevaba tepki göstereceksiniz ama bence sorunun İslami boyutu budur. Bunun keffareti falan yoktur. Belki o çocukların düşürülmesine sebebolduğu için kadına bir miktar para vermesi uygun olur. Bunun asıl telafisi Allah'a gönülden tevbe edip af dilemektir.  Küfre mi gider? Birisi bir inanışın küfür ya da bidat olup olmadığını, dini konularda ilim sahibi insana danışsa (( Fıkıh-Tefsir-Hadis ya da Kelam hocaları veya bu tür konularda ilim tahsil etmiş ve kitap yazacak kadar kendini kamuoyuna kabul ettirmiş insanlar)) , bunlardan bir kısmı bidat ya da küfür dese, bir kısmı ise bidat ya da küfür değildir dese bu durumda o insan iki gruptan birine inansa bid’ata ya da küfre düşmüş olur mu? Cevap: Eğer her iki hoca da samimi ve kendi ictihadına göre fetva vermişse, verilen fetva da Kur'ân'ın temel hükümlerine açıkça aykırı değilse kişi aklına yatan görüşü benimseyebilir. Nitekim mezhep imamları arasındaki görüş farkları da böyle ortaya çıkmıştır. Ama herhangi biri, dini sırf birilerinin hoşuna gitsin diye çarpıtıyor, açıkça dini dünyaya satıyorsa onun sözüne uymak hatadır, o kişinin söylediğinin yanlış olduğunu bile bile onun sözüne uyan kimse de, eğer yaptığı eylem Kur’ân’a açıkça ters ise büyük günaha girmiş olur. Ama dine aykırı olmamakla beraber Peygamber’in sünnetine uygun olmayan bir eylem ise o kimse bid’at içine düşer ama bid’atin de iyisi var, kötüsü var. Kötü olanda ısrar hatadır, fakat iyi olanı yapmaktan ötürü bir günah yoktur |