ESKİ BİR ATEİSTİN İTİRAFI *** KUR’ÂN’DA “BİZ” ŞEKLİNDEKİ ÇOĞUL KELİMELER NEYİ İFADE EDER?
Çarşamba, 22 Nisan 2015 00:00

ESKİ BİR ATEİSTİN İTİRAFI*

Ben türlü günahlar işledim 14-15 yaşındayken ateisttim; sonra Allah'ın varlığına, yüce adaletini görüp inanmaya başladım. Kur’ân'ın üstüne elimi basıp yemin ettim sonra da yeminimi bozdum. O kadar pişmanım ki ne zaman dini konular konuşulsa kapatmak istiyorum düşünmemek için. Ama bu dünyanın sonunda ölüm var. Allah bunların hesabını bana soracak ve ben kimsenin malına el uzatmamama rağmen çok korkuyorum; çünkü ben Allah'a saygısızlık yaptım beni affedip affetmeyeceği O'nun yüce adaletine kalmış ama vicdanım hiç rahat değil. Ne olur bana bi yol gösterin.

Cevap: Peygamberimiz: "Günahtan tevbe eden, hiç günah işlememiş gibi olur!" buyurmuştur. Yüce Allah da Kur'ân'da kullarına yakın olduğunu, kendisine yöneleni kabul edeceğini, Allah'ın rahmetinden umut kesmemelerini vurgulamaktadır. Allah kulunu sever ve hep onu korur, kollar. Kul hatâ yapabilir. Ama hatâda ısrar günahtır, çünkü bu, kalbin mühürlenmesine sebep olur. Hemen Allah'a dönün, namazınızı kılın. O'na saygısızlık yapmışsanız bunun çaresi tevbedir. Tevbe, tüm günahları yıkar, temizler. Allah kulunu, kulun O'nu sevmesinden daha çok sever. Bazı kendini bilmezler kalkıp Allah'a kafa tutuyorlar. Kendileri dünyanın esrarını çözmüş, çok güçlü insanlarmış gibi. Oysa başları ağrısa, bir deprem olsa sığınacakları varlık O'dur. O insanın doğasında, ruhunda, bütün varlığında vardır. O olmasa bu düzen olabilir mi? O'ndan kaçmayın, ama O'na kaçın!

Bir gün Mustafa Kemal çok yakını olan birinin namaz kıldığını duyunca ona sorar:

− Niçin namaz kılıyorsun? Diye.

O da cevap verir:

− Namaz kılınca kendimi daha huzurlu hissediyorum.

Meclistekiler bu adama gülerler. Mustafa Kemal der ki:

− Niçin gülüyorsunuz? Bu adam denizde boğulacak durumda olsa o zaman “Yetiş ya Gazi!” diyecek değil ya. Elbette “Yetiş ya Rabbi!” diyecektir.

Ve namaz kılan kişiye de dünya işlerini aksatmaması kaydıyla namazını kılmasını söyler.


 

KUR’ÂN’DA “BİZ” ŞEKLİNDEKİ ÇOĞUL KELİMELER NEYİ İFADE EDER?*

Cevap: Kur'ân'da "Biz yarattık, biz öldürdük" şeklindeki çoğul ifadelerinin nedeni hakkındaki soruya gelince, bunu vaktiyle yanıtlamıştık. Okurumuz için yineliyoruz:

Bu tür hitabın iki izahı vardır. Birincisi: Bu ifade, ululuk belirtisidir. Padişahlar, büyük yöneticiler "Ben yaptım, ben ettim" demez, biz baptık, biz emrettik der. Allah evrenin yaratıcısı ve yöneticisidir. Çoğu kez ululuk belirtisi olarak "Biz" ifadesini kullanır.

İkincisi: Kur'ân aslında Allah'ın emriyle melek tarafından vahyedilmiştir. Allah'tan Tanrısal manaları alıp, insanların konuş-ma kalıplarına dökerek veren melektir. Bu bakımdan Kur'ân mânâ olarak Allah'ın kelâmıdır, fakat söz kalıplarına dökülmüş şekliyle Melek Elçinin sözüdür.

İşte Peygambere vahiy getiren melek, Kur'ân'ı Allah'ın emriyle indirdiğini anlatarak "Biz indirdik" "Biz vahyettik" demektedir. "Biz" sözüyle melek elçi, sadece kendisini değil; kendisinin yardımcıları durumundaki diğer melekleri de kastetmektedir. Çünkü melekler, Allah'ın buyruğuyla evrenin yasalarını yürütürler. Vahiy getiren melek de yalnız başına değil, vahyi şeytanlardan korumakla görevli melekler eşliğinde gelir. Bundan dolayı çoğul şekli kullanılır. Bu konuda ayrıntı için “Soru ve Cevaplarla İslâm” adlı eserimizin cilt 4, 148-152. sayfalarını oku­yunuz. Çünkü bu konuda çok soru geliyor. Merak edenlere hep o eseri okumalarını tavsiye ederim.

*yazı arşivden alınmıştır