HZ. MUHAMMED'İN İLK DÖNEMLERDEKİ HALİ (2)
Cumartesi, 16 Ağustos 2014 00:00

HZ. MUHAMMED'İN İLK DÖNEMLERDEKİ HALİ (2)

(...dünden devam)

İşte Şerh Suresi, 1-3’ncü âyetlerde göğsünün açılması, sırtına bir yük gibi binen ağırlığın kaldırılması; kendisine gelen vahiy ile daha önceki tereddütlü, sıkıntılı durumlarının geçtiği anlatılmaktadır. Bazı rivayetlerde "Peygamber'in göğsünün açılması, çocukluğunda Cebrâil'in gelip onun göğsünü yarması, kalbini çıkarıp yıkaması, günahlardan temizlemesi, sonra ilim ve imanla doldurarak yerine koyması" şeklinde açıklanır ki bu rivayet evvelâ bu iki sûreye ters düşmektedir. Çünkü bundan önce inen Duhâ Sûresinde Hz. Muhammed'in, peygamberlikten önceki durumu dâll (şaşkın, yolunu yitirmiş) olarak nitelendirilmişti. Onun devamı olan bu Sûrede de onun, vaktiyle duyduğu sıkıntıların, üzerine, belini çatırdatan ağır bir yük gibi binmiş olduğu anlatılmaktadır. Eğer gerçekten çocukluğunda kalbi çıkarılıp yıkanmış olsaydı, onun o zamandan beri hiç dâll (şaşkın) olmaması ve kendisine ağırlık, sıkıntı veren düşüncelerden uzak bulunması gerekirdi. Demek ki peygamber olmazdan önce onda bunalımlar, tereddütler, şaşkınlık halleri vardı. Çünkü o da yaşadığı toplumun bir bireyi idi. Süddî'nin dediği gibi o da onlar gibi yaşıyordu (Câmi'u'l-beyân: 30/232). Ancak peygamber olduktan sonra o, sıkıntılardan, şaşkınlık hallerinden kurtarılıp tam gönül huzuru ve sükûnuna kavuşturulmuş, gönlü itmi'nan bulup durulmuştu. Kalbinin ilim ve hikmetle doldurulması da, ruhuna dolan vahiylerle olmuştur. Nitekim İbn 'Abbâs: "Elem neşrah leke sadrek"eyi, "Yani biz senin göğsünü İslâm'a açtık, İslâm ile sevindirdik" şeklinde tefsîr etmiştir (Buhârî, Tefsîr: 94; et-Tâc: 4/292).

Gerçi Buhârî ve Müslim'de, Peygamber(s.a.v.)in bir gün Ka'be'nin yanında uzanmış, uyku ile uyanıklık arasında bir vaziyette iken bir ses duyduğunu, iki meleğin gelip kalbini yerinden çıkardığını, Zemzem suyu ile yıkayıp ilim ve hikmetle doldurduktan sonra yine yerine koyduğunu söylediği rivayet edilir (Buhârî, Menâkıb: 42; Müslim, İmân, bâbu'l-İsrâ'). Fakat, Peygamberlikten önce görülen bir ru'yâ olarak anlatılan bu olay, Peygamberlikten sonra vukubulan İsrâ' olayı ile karıştırılmaktadır. Ayrıca bu olay, henüz Hz. Muhammed’in, sütannesinin yanında, iki üç yaşlarında iken vukubulduğu söylenen manevi operasyon olayıyla aynıdır. Rüyada görülen şeyler, birer semboldür. Bunları Peygamber'in fiziksel göğsünün yarıldığı şeklinde anlamak yanlıştır. Kadî ('Abdu'l-Cebbâr) bu rivayete itirazen diyor ki: "Evvelâ Peygamber'in kalbinin yarılması bir mu'cizedir. Peygamberlikten önce mu'cize olmaz. Saniyen yıkamak cisme etki yapar. Günahlar cisim değildir ki yıkamakla gitsin. Sâlisen kalbe ilim doldurulmaz, Allah kalbde bilgiler yaratır. Yoksa ilim, kalbe doldurulacak fiziksel bir şey değildir" (Mefâtîhu'l-ğayb: 32/2).

(devamı yarın..)