06.08.2011-İçimden bir ses, sürekli beni rahatsız ediyor ***Trafik kurallarına riâyet gerekli
Cuma, 05 AÄŸustos 2011 19:24

İçimden bir ses, sürekli beni rahatsız ediyor

Soru: Selâm Süleyman hocam, ben 15 yaşında bir lise öğrencesiyim. Bir sorunum var: İçimden bir ses, sürekli beni rahatsız ediyor. Bana ALLAH'A inanma, diyor. Gece yattığım zaman kafamdan sesler duyuyorum. İnanmana gerek yok diyor. Zaten ALLAH yok, diyor. Ne yapacağımı şaşırmış durumdayım. Aileme de danıştım. Bu dönemde olur, diyorlar. Bol bol duâ okuyorum. Ama geçmiyor, ya da madem inanacaksın diyor, o zaman Hıristiyan ol, diyor. Çok üzülüyorum. Ve nefes alamıyorum. Sanki bir şey nefes almamı engelliyor. Daralıyorum. Ben inançlı bir insanım. Sakın yanlış anlamayın. Beynimi ele geçirdiler sanki. Bana Allah'ın insanların yarattığı bir varlık olduğunu söylüyor. Buna tabii ki inanmıyorum, ama beni çok çabuk etkiliyor. Herşeyi dinle karşılaştırmama neden oluyor. Zorla uyuyabiliyorum. Bunlardan dolayı günaha giriyor muyum? Ne yapmalıyım? Şimdiden çok teşekkür ederim. E. D

Cevap: Belli ki çevrenizde bazı insanların size aşıladıkları görüşler bilinç altınıza yerleşmiş, sizi etkilemekte, zaman zaman bilinç üstüne çıkmaktadır. Bu düşünceler şeytanın attığı vesveselerdir. Şeytan herkesi bir şekilde aldatıp inanç yolundan, doğru yoldan şaşırtmağa çalışır. Ona uyarsanız asıl o zaman ebedi mutsuzluk içine düşersiniz.

Allah'ı insanlar yarattı şeklindeki düşünce, 30-35 yıl önce ortaya atılmış bir saçmalıktı. Hadi tutalım ki Allah'ın varlığı düşüncesini insanlar geliştirmiş, yaratmış olsun. Peki o zaman zihinde şu soru uyanmaz mı? Hâşâ, Allah'ı insanlar yarattı ise insanları kim yarattı? Bu evreni kim yarattı? Evren kendi kendine mi oldu? Bir rastlantı eseri mi? Rastlantı ise bu evren yasalarını, doğa kanunlarını hangi akıl koydu? Rastlantıda akıl, zekâ olmayacağına göre kanun da olmaz. Kanun olmayınca kaysı ağacından bir yıl kaysı, başka bir zaman portakal, başka bir zaman elma oluverir. Rasgele bir şey olur. Nasıl olsa kanun yok. Tavuk güvercin çıkarır, insandan kâh insan, kâh sığır, kâh manda, kâh merkep, kâh da herhangi bir hayvan oluverir. Kanunsuz rastlantılarda düzen olmaz, kaos olur. Acaba evrendeki bu düzen, rastlantı ile izah edilebilir mi?

Raslantıda kanun ve düzen olmayacağına göre Evrendeki ve her canlıdaki ince yasa ve düzen, bunları bir düzenleyicinin, bir akıl ve hikmet sahibinin bulunduğunu gösterir. Sadece karaciğeri düşünün. Bir kent büyüklüğünde bir laboratuar kursanız, karaciğerin işlevini tam anlamıyla yerine getiremez. Hangi bilgisayar, insan beyninin fonksiyonunu görür? Şu ince işleri yapan bilgisayarlar kendi kendine mi oluyor, yoksa bunları ince hesapları bilen akıllar mı yapıyor? Herhalde hiçbir akıllı insan, bu bilgisayarların kendi kendine olduğunu kabul edemez veya böyle bir sav ileri süremez. Peki bir bilgisayar kendi kendine olmuyorsa, insan beyni nasıl kendi kendine oldu? İnsanın içinde ürediği dünya nasıl kendi kendine oldu ve bu düzene geldi? Bunları yapan bir kudret var.

Bu kudret, evrenin her zerresine yerleşmiştir, evrenin iç dinamizmidir, denilirse biz de deriz ki işte evrenin iç dinamizmi Allah'tır. Allah, evrendeki yaratıklarla kendini göstermektedir. Bu varlıkların hepsi Allah'ın tecellîsinden (görüntüsünden) ibarettir.

İçinizdeki ses size Hıristiyan olmayı öğütlüyorsa, sizi şaşırtmak istiyor. Bir taraftan size Allah'a inanmamayı öğütlüyor, diğer taraftan da Hıristiyan olmayı. Evvelâ Hıristiyanlık da Allah'a inanır. Allah'a inanmayan hiçbir din yoktur.

Beri taraftan akıl yönünden bir karşılaştırma yapılırsa Hıristiyanlıkta üçleme inancının mantıklı yanı yoktur. İslâm dininin her şeyi akılla izah edilebilir. Ama Hıristiyanlıkta temel inanç haline getirilen üçleme akılla izah edilemez. Akla ters düşer. Onun için onlar akılla izah edilemediği için inancın akılla sorgulanmayacağı düşüncesini getirmişlerdir.

Biz İsa'ya da, Musa'ya da bütün peygamberlere de inanırız. Her dine de saygımız vardır. Ama mukayese edilecek olursa en mantıklı dinin, İslâm dini olduğu ortaya çıkar.

Gidin Avrupa'ya görün, halkın büyük çoğunluğu Hıristiyanlıktan kopmuştur, dinle ilgileri, defin merasiminden ibaret kalmaktadır. Kiliseler bomboş. Gelenler de ihtiyarlar. O da haftada bir gün. Birçok kilise satılıyor. Avrupa'daki işçilerimiz bu kiliseleri satın alıp cami yapıyorlar. Hollanda'nın Rotterdam kentinde iki büyük kilisenin Müslümanlar tarafından satın alınıp camiye çevrildiğini biliyorum. Avrupa kentlerinde bunun örnekleri çok.

Öyle ise siz, kimliğinizi oluşturan güzel dinimizi bırakıp da neden birçok soru işaretleriyle dolu bir dini seçeceksiniz? Onlar Hıristiyanlığı bırakıp bir kısmı Müslüman, bir kısmı dinsiz olurken siz onların çıktığı dine mi girmek istiyorsunuz?

Yanlış anlaşılmasın biz İsa'ya da, İncil'e de, Hıristiyanlığa da saygılıyız. Ama bize göre İslâm, dinlerin en akılcısı ve en mükemmelidir. Mükemmeli bırakıp akılla izahı güç olan bir dine geçmek, akıl kârı değildir.

Fakat sizin bir psikiyatriste görünmenizde yarar vardır. Bu bilinçaltı düşüncelerinizin kaynağını ve çözümünü orada bulabilirsiniz.

 

Trafik kurallarına riâyet gerekli

Bülent Ç. Adlı bir okurumuz, bir yazarımızın "Ceza kanununu hazırlayanlar, önüne gelene (yarı körlere bile) ehliyet verenler aklını başına toplamadıkça da ağlamaya devam edeceğiz." cümlesine alınmış. Bu konuda hassasiyet gösterilmesini istiyor. Yazarımız, bu cümlesiyle, tek gözü görme özürlüleri incitmeyi düşünmüş olamaz. Onun yapmak istediği, bugünkü ehliyet keşmekeşini düzeltme konusunda yöneticileri, kanun koyucuları uyarmaktır. Çünkü ehliyet almanın şartları olmalıdır.

Bugün Trafik tam bir keşmekeş içindedir. Eline sürücü belgesini geçiren gözü dönmüş gençler, bir anda yıldırım süratiyle önünüze çıkıyor, sağınızdan sizi makaslıyor, zikzak yaparak kâh sağdaki, kâh soldaki arabaların önüne dalıyor ve onları geçmekle kendi kendine hava basıyor. Bu rezalettir, cinayettir. Emniyet şeridinin, acil işler için boş kalması gerekir. Ama nerede? Adam emniyet şeridine girip yüz tane arabayı geçiyor, en sonunda da gidip önden sola sokularak sıraya giriyor. Sağladığı yüz araba sahibini enayi yerine koyuyor. Kanun olsa bunu yapamaz. Yapan olursa onun da annesinden emdiği sütü burnundan getirirler.

Bir kere Herne'den Dusseldorf Hava alanına gidiyorduk. Emniyet şeridinden bir araba gelip geçti. Ben arkadaşlara: "Yahu baksana burada da böyle şeyler oluyormuş" dedim. Biraz sonra polisin o arabayı durdurduğunu gördük. Müsaade edilse her yerde kanunu çiğneyenler olur. Ama öyle bir nizam olmalı ki vatandaşa yasayı çiğnetmemeli, kimsenin gözünün yaşına da bakmamalı. Bu da Kur'ân'ın bir prensibidir. "Allah'ın cezasını uygulamada şefkat duygusu sizi engellemesin!" Neden? Çünkü bir kişiye gösterilecek şefkatle yasalarda gevşeme, tüm toplumu düzensizliğe, kaosun içine atar.

İşte yazar, o yazısıyla arabayı sağlıklı biçimde sürecek şartları haiz olmayanlara ehliyet verilmek suretiyle toplumun riske atılmamasını anlatmak istemiştir.


 

 

   Copyright @ Süleyman AteÅŸ