05.08.2011- Eşcinselliğin din açısından durumu (2)
Perşembe, 04 Ağustos 2011 19:19

Bir başka genç de şunları yazıyor:

23 yaşında bir eğitimciyim. Öğretmenliği kutsal bir görev olduğu için seçtim. Allah’ı seviyorum ve O'nun günah saydığı sayabileceği her şeyden mümkün olduğunca kaçıyorum. Ama ruhumda doğumumla birlikte gelen bir sosyal çarpıklık var. Çocukluğumdan beri karşı cinse duymam gerekenleri hemcinslerime duyuyorum. Bu yüzden üniversiteye başladığım zaman Rabbim beni günahkâr sayıyor diye içim içimi yiyordu ama ne kadar uğraşsam da karşı cinse asla bir his duymuyordum. Bu yüzden inancımı da yitirmek üzereyken gözyaşları içinde Allah’a son bir kez sığındım. Akabinde Internet’te benim yaşadıklarımı yaşayanlarla karşılaştım ve dostluklar kurdum. Onlarla muhabbet ettim ve tek olmadığım için inancım yerine geldi. Muhabbetlerimiz esnasında İslâm’a daha da sıkı bağlandım. Tek sorun Allah’ın huzuruna boynum eğik gitmemek. Beni Yaradan’ın karşısına varlığıma ihanet etmiş bir şekilde gitmek istemiyorum…”

Cevap: İnsanın içinden birçok düşünce geçebilir. Bunlar içinde Allah’ın yasalarına, insanın doğasına ve yaratılış amacına aykırı olanlar, şeytanın vesvesesidir. O tür düşüncelerden uzak durmak gerekir. Günah olan, bu tür düşüncelerin hatıra gelmesi değil, bunları eyleme geçirmektir.

Eşcinsellik düşüncesi de insanın yaratılış amacına aykırı olduğundan şeytan vesvesesidir. Böyle düşünceler baskın olunca Allah’a sığınmak ve düşünceyi, daha üstün ruhânî fikirlere yöneltmek gerekir. Sevgilerin en güzeli Allah sevgisidir, Allah’ın dostlarını, peygamber ve velî kullarını sevmek, âhiret âlemini, cenneti ve cehennemi düşünmektir. Düşünce bunlara yönlendirilince fani varlıklara olan sevgi asıl kanalına girer ve daha yücelir, berraklaşır, Ruha huzur dolar.

Yoksa kafada kendi cinsinin hayalini düşünmek, eyleme geçirilmese bile sürekli bu düşüncede kalmak ruhu kirletir. Hz. İsa’nın şu sözünü unutmamak gerekir. “Kafasında bir kadının güzelliğini düşünen kimse, fiziksel olarak onunla ilişki kurmasa bile gerçekte o kadınla yatmıştır.”

Size düşüncenizi korumanızı, aykırı düşünceleri doğru düşüncelere kanalize etmenizi tavsiye ederim. Çünkü huzur, bir anlık sayılabilecek fani şeyleri hayal etmede değil, kalıcı güzellikleri sevmededir.

 

Doğasında eşcinsellik bulunan bir gence de şunları yazmıştım:

Cevap: Değerli Y. C, mektubundan son derece duygulandım. Şunu bilmelisin ki bu dünya hayatı hep sınavdır. Allah dünyaya gelen her ruhu, olgunlaşabilmesi için uygun olan bir yöntemle sınavdan geçirir. İnsan ruhu, şu dünyasal bedene olgunlaşmak için gönderilmiştir. Olgunlaşmak için sıkıntılardan geçmek, denenmek gerek. Hamur yoğrulmadan ekmek yapılır mı? Allah kimini bollukla, kimini darlıkla, kimini fakirlikle, kimini zenginlikle, kimini çocuklarla, eşlerle; kimini çocuksuzlukla dener. En büyük sıkıntıları peygamberler çekmişler, onlar dahi denenmişlerdir. Kur’ân’ın birçok yerinde şu hayatın bir sınav olduğu ve insanların çeşitli olaylarla, bolluklarla sıkıntılarla denendiği belirtilmektedir. Herkes haline uygun biçimde denenir.

Allah herkesi, olgunlaşması için gerekli olan sınavlarla dener, evirir, çevirir. Her an, her saniye insan gözetim ve denetim altındadır. Kıyamet Suresinde "İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır" buyurulmaktadır.

Sen o haline sabret, namazlarını kıl, Kur'ân Meâlini, Hz. Mevlânâ'nın Mesnevisini, bizim yazdığımız İslâm Tasavvufu adlı eseri oku. Bunlar senin gönlüne huzur verecektir. Peygamberimiz, şehvet duygularını bastırmak için gençlere oruç tutmalarını tavsiye etmiştir. Oruç da insanı maneviyata yönlendirir, duyguları inceltir.

Sakın ha sakın intiharı aklından geçirme. Çünkü intihar çözüm değildir. Evet, ölümle her şey bitse, ruh da beden gibi yok olup gitse belki intihar çözüm olabilir ama ölüm, ruh için son değil. Çünkü ruh ölümsüzdür. İntihar eden kişi, Allah'ın takdirine, yani sınavına başkaldırmış olur. Ve ona intihar ediş şekliyle azabedilir. Bakın intihar eden insan, kurtulayım derken daha büyük sıkıntılara, her zaman intihar durumunu yaşamaya mahkûm olur. İnançlı bir insan bunu yapar mı?

Sabredin, namazınızı kılın, Tasavvuf Musikisi dinleyin, bakacaksınız kendinizde değişiklik olacak, sizi yanlışa yönelten dürtüleriniz iyiye, doğruya, güzele yönelecektir. Selâm ve sevgilerimle.

 

Hastamıza gelince, değerli doktorum, bu yazılarımı ona okuyun veya okutun. Sabretsin, eğer bu duygularını tedavi imkânı varsa tedavi ediniz. Yoksa sabretmekten ve bunu Allah’ın sınavı bilmekten başka çare yoktur. Eğer bu dürtülerini uygulamaya kalkarsa hem toplumdan dışlanır, hem de Kur’ân’ın açıkça yasakladığı iğrenç bir eylemi yapmaktan ötürü âhiret cezasına uğrar.

Kendisinde bu dürtü varsa dediğim gibi bunu yüksek manevi düşüncelerle, İlâhî aşkla bastırabilir. Eyleme konulan şehvet duyguları insan ruhuna sıkıntı, huzursuzluk, toplumdan dışlanma ve kötülüklere sebebolma gibi sonuçlar doğurur. Ama bunlar bastırılır da gönül Tanrı aşkıyla doldurulursa ruh yücelir, Yunuslar, Mevlânâlar gibi ruhani göklerde gezer. Basit düşüncelerden, tutkulardan iz kalmaz. Kendisine ebedi huzur ve İlâhi sevgi pınarından bol bol feyiz dilerim.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş