GAYBI BİLEN YALNIZ ALLAH’TIR
Cumartesi, 19 Nisan 2014 00:00

GAYBI BİLEN YALNIZ ALLAH’TIR

Hocam öncelikle en içten sevgi ve hürmetlerimi sunuyorum. Böyle bir platformda sorularımızı yanıtsız bırakmadığınız için teşekkür ediyorum. Ben ailemden ayrı bir şehirde öğrenim hayatına devam eden bir üniversite öğrencisiyim. Tatil günlerinde gelip gittiğim evimde yaşadığım bazı ailevi olaylar canımı sıkıyor. Her tatil sonrası stresli bir vaziyette okula dönüyorum ve olayların etkisinden kurtulmam zaman alıyor.

Babam ve kardeşleri arasındaki tatsızlık her geçen gün artmakta… Ama benim asıl sıkıntım amcalarımın yaşadıkları her sıkıntıyı aileden olmayan bir din âlimine taşımaları. Bahsettiğim din âlimine amcalarım da dâhil ailecek değer veriyoruz. Ancak gerekli gereksiz her olayı kendisine iletip, bir çare bulmasını bekliyorlar. Olayları tek taraflı anlatıp, hocadan objektif yorum yapmasını bekliyorlar. Rahatsızlığımı kendilerine söylediğimde, “hoca her şeyi bilir, sen anlatmadan farkına varır zaten.” tavrı takınıyorlar. Bir nevi değer verdiğimiz din âlimini kullanıp, onun ifadeleriyle bizi de baskı altına almaya çalışıyorlar.

Amcalarımın bu eleştiri kabul etmez tavırları, beni ziyadesiyle üzüyor. Onlara hocaların saygıdeğer insanlar olduklarını, ancak sonuç itibariyle bizler gibi birer insan olduklarını, anlatılanlara göre yorum yapacağını söylüyorum. Ama sonuç yine hüsran, yine başına buyruk tavırlar…

Sizden bir din âlimi olarak, bu konuda bana; babam ve amcamlar arasındaki bu tatsızlığı gidermem açısından yardımcı olmanızı istiyorum. Onlara bu tavrın yanlış olduğunu nasıl an­latabilirim? Bu durum karşısında yol göstericim olacağınıza ve beni yanıtsız bırakmayacağınıza inanıyorum. Saygı ve hürmet­lerimle…

Cevap: Amcalarının hocaya saygı göstermesi güzel ama hocanın, her şeyi bildiğini, hatta anlatılmayan şeyleri de bildiğini sanmaları büyük yanlıştır. Kur'ân'a aykırıdır. Çünkü Kur'ân: "Vema tedrî nefsun mâ zâ keksibu ğadan: Hiç kimse yarın ne yapacağını bilmez." buyurmaktadır. Hatta Peygamberimizin dahi gaybı (gizliyi) bilmediğini vurgulamaktadır. "De ki: 'Ben size, Allâh’ın hazîneleri yanımdadır, demiyorum. Gaybı da bilmem. Size 'Ben meleğim' de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum.' De ki: 'Körle, gören bir olur mu? Düşünmüyor musunuz'?" (En'âm Suresi: 31)

"Eğer ben gaybı bilseydim, kendime çok hayır (mal, mülk) sağlardım (gizli defineleri bulup çıkarır, zengin olurdum).” (A‘râf: 188) âyetlerinde de Peygamber'in gaybı bilmediği; eğer gaybı bilmiş olsa, dünyanın gizli hazinelerini çıkarıp çok mal sahibi olacağı bildirilmektedir. Âyetin asıl amacı, Allah'tan başka kimsenin gaybı bilmediğini anlatmaktır.

"De ki: 'Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı (gizliyi) bilmez. Ne zaman dirileceklerini de bilmezler'." (Neml: 65)

"Ğaybı bilmek Allah'a mahsustur." (Yûnus: 20),

"Göklerin ve yerin gaybı (gizlileri) O'na âittir (O, bütün gizlileri bilir).” (Nahl: 77) âyetleri, Allah'tan başka kimsenin gaybı bilmediğini vurgulamaktadır. Hz. Ayşe: "Kim Muhammed, yarını bilirdi derse Allah'a iftirâ etmiştir" demiştir.

Yüce Allah bazı insanların gönül gözünü açıp onlara bazı gayb bilgileri verir ama bu, ansızın olan bir şeydir. Genel bir kural değildir. Hz. Yak'kub Aleyhisselâm bile "Bazen olur ki ta Yüce Arşa yükselirim, zaman da olur ki kendi ayağımın arkasını görmem" demiştir.

Bu deliller karşısında amcalarınızın hocalarına veya şeyhlerine her şeyi bilir gözüyle bakmaları yanlıştır. Hiç kimse Peygamber'i geçemez. Peygamberimiz mealen buyurmuşlar ki:

"Siz davalarınızı (ihtilâflı konularınızı) bana getiriyorsunuz. Ben de sizin anlatımınıza göre hüküm veriyorum. Olabilir ki içinizden kimileri daha konuşkan olur, görüşünü daha güzel anlatabilir, ben de onun anlatımına göre onun lehine hüküm verebilirim. Böyle bir durumda her kim, haksız olarak kendi lehine bir hüküm vermiş olursam onu almasın. Aksi takdirde kendisine cehennemden bir parça hükmetmiş olurum!" buyurmuştur. Peygamber’in bile, konuşmacının açıklamasının etkisinde kalıp yanlış hüküm verme olasılığı bulunurken sıradan insanların, etki altında kalıp yanlış hüküm vermeleri gayet doğaldır. Hiç kimse yarın ne olacağını ve nerede öleceğini kesin biçimde bilemez. Bunlar Kur'ân'ın açıklamasıdır. Bizim için ölçü Kur'ân'dır.