BÜYÜ İLE İLGİLİ BİR SORU (5)
Pazar, 06 Nisan 2014 00:00

BÜYÜ İLE İLGİLİ BİR SORU (5)

(...dünden devam)

Bakara: 102-103’ncü âyetlerde Yahûdîlerin bazı zayıf karakterleri anlatılmaktadır. Şöyle ki: Yahudîler verdikleri sözden caymak, Allah'ın kitabının hükümlerini tanımamakla kalmamışlar, aynı zamanda Süleyman'ın, mülkünü büyü yoluyla elde ettiği hakkında şeytan ruhlu kişilerin söylediklerine inanarak Hz. Süleyman'ı büyücü sanmışlardı. Büyü küfür işlerindendir. Oysa Hz. Süleyman küfür işlememiştir. Yine Yahudîler, Babil'de Hârut ve Mârut adlı iki melek hakkında söylenen rivayetlere de inanmışlardır. Evet, o iki melek sihir öğretiyorlardı ama öğretirken bu bilginin, insanların sınanması için öğretildiğini, kötüye kullanıldığı takdirde bunun küfür olduğunu söylüyorlardı. Hâlbuki Yahûdîler, öğrendikleri bilgiyi kötüye kullanıyorlar, karı ile kocasının arasını açacak, insanlara zarar verecek şeyler öğreniyorlardı. Elbette bu tür davranışlar, insanları Allah'ın azabına sokar, rızasından yoksun bırakır. Onlar, böyle yapacaklarına peygamberin risaletine inanıp günahlardan sakınmış olsalardı, kurtuluşa ererlerdi. Bilselerdi böyle yaparlardı.

Süleyman: Hz. Dâvûd'un oğlu, İsrâîl oğullarının en güçlü kralı, ayrıca İslâm’a göre peygamberdir. M.Ö. 970-935 yıllarında Arap kabilelerini kendisine vergiye bağlamıştır.

Mülk: mîmin zammı, fethi ve kesriyle (mülk, melk, milk) insanın sahibolduğu maldır. Mülk ve melekût hükümdarlık, saltanat anlamlarına gelir. Yahudîler, Hz. Süleyman'ın, hükümdarlığını büyü yoluyla elde ettiğini, hattâ büyücülükle küfre dahi saptığını söylemişlerdir. Kitâb-ı Mukaddes'in Birinci Krallar Kitabının 11’nci babında Süleyman'ın 700 kral kızı olan karısı, 300 (üçyüz) de cariyesi bulunduğu; ihtiyarlığında puta tapan kadınlarının sözüne uyarak putlara saygı gösterip tapınaklar yaptırdığı anlatılmaktadır.

Seyyid Reşîd Rıza, Yahûdîlerin, Süleyman'a büyü yapılıp tahtının altına saklandığını, hükümranlığının büyülü bir yüzüğe bağlı olduğunu; Süleyman'ın yitirdiği bu yüzüğün, bir başkasının eline geçtiğini sandıklarını, böylece tarihi uydurma şeylerle karıştırdıklarını söylüyor.

Tefsirlerde İbn Abbas’a ve Süddî'ye dayandırılan rivayete göre gökten haberler çalan şeytanlar, çaldıkları bu haberleri kâhinlere fısıldarlar, kâhilnler de bunları halka söylerler, halk da bunların doğru çıktığını görürlerdi. Halkı söyledikleri sözlere iyice inandırdıktan sonra kâhinler onlara yalan söylemeğe başladılar. Her kelimeye yetmiş yalan kattılar. İnsanların kitaplara yazdıkları bu haberler, halk arasına yayıldı. İşte bunun üzerine peygamber olarak görevlendirilen Süleyman, bu kitapları toplatıp tahtının altına gömdü (ki halk böyle şeylerle uğraşmasın). O tahta yaklaşan herkes yanardı. Süleyman: "Her kimin cinlerin gaybı bildiğini söylediğini duyarsam onun boynunu vururum" dedi. Kendisi öldükten, onun işlerini bilen âlimler de dünyadan ayrıldıktan sonra, onların yerine kötü bir nesil gelince şeytan, insan biçimine girip İsrail oğullarından bir cemaate göründü: "Size yemekle tükenmeyecek bir hazine göstereyim mi?" dedi. "Evet" dediler. Tahtın altını eşmelerini söyledi. Tahtın altını eşenler, kitapları bulup çıkarınca şeytan: "İşte Süleyman bu büyü ile insanları, şeytanları ve kuşları hükmü altında tutardı." dedi, sonra uçup gitti. Bundan sonra Süleyman'ın büyücü olduğu haberi yayıldı (Rûhu'l-Me'ânî, 1/338).

(devamı yarın..)