KADINLAR İÇİN EN UYGUN TIP DALI HANGİSİ? *** MEZAR YAPTIRMANIN DİNDEKİ YERİ NEDİR?
Cuma, 28 Mart 2014 00:00

KADINLAR İÇİN EN UYGUN TIP DALI HANGİSİ?

Kadınlar hangi dallarda doktorluk yapabilirler? Çocuk doktoru olabilirler mi ya da sizin aklınıza hangi dallar geliyor? Doktorluk yaparlarken nelere dikkat etmeleri gerekmektedir?...

Cevap: İslâmiyyet doktorluk için kadın erkek ayrımı yapmamış ve bu konuda kadınlara herhangi bir yasak koymamıştır. Kur'ân'ın hiçbir âyetinde kadınlar falan konuda doktorluk yapamazlar diye bir hüküm yoktur. Allah'ın koymadığı yasağı insanlar koyamazlar. Hz. Peygamber'in Mescidinin yanında kurulan bir çadırda Rufeyde isimli bir hanım, savaşta yaralanan erkekleri tedavi ederdi. Herhalde bu hanım, yaranın, hastanın falan veya filan organında olmasına göre müdahale yapmıyordu. İslâm hukukunda bir kural vardır: "ez-zarûrat tubîhu'l-mahzûrat: Zorunluluklar, yasakları mübah kılar!" Hastalık müdahalesi zorunlu bir durumdur. Erkek doktor kadın hastaya bakabileceği gibi kadın doktor da erkek hastaya bakabilir. Bu genel hükümdür.

Ama özel olarak bana göre kadınlar için en uygun doktorluk dalı Nisaiyye, yani Jinekoloji, özellikle Doğum alanlarıdır. Çünkü kadınlar, özellikle özel yerlerini erkek doktorlara göstermekte zorlanırlar. Rahat olamazlar. Kadın doktorların yanında daha rahat olurlar. Bu bakımdan özellikle Nisaiyye alanında çok miktarda kadın doktor yetiştirmek gerekir.

 


 

 

MEZAR YAPTIRMANIN DİNDEKİ YERİ NEDİR?

 

Hocam mezar yaptırmanın dinimizdeki yeri nedir? Mezarın kimlik bilgilerinin, gelecek nesillere farkındalık oluşması açısından taşınması gerekiyor mu? Bunun için dini sorumluluğumuz nedir?

 

Cevap: Dinimizde mezar yaptırmak diye bir şey yoktur. Bugün mezarlar için binlerce lira harcanmaktadır. Faydası ne? Bu yapıların ölüye hiçbir yararı yoktur. Diriler açısından da çeşit çeşit mermerlerle yapılı mezarlar göze hiç de hoş gelmemekte, tekdüzeliği bozmaktadır. Bu konuda kimi hadis rivayetlerine göre mezarın dümdüz, belirsiz olması, kimi rivayetlere göre mezarın biraz tümsek yapılarak belli olması öğütlenir. Başına da ölünün kimliğinin belli olması için sadece bir taş dikilir. İşte bu kadar. Ama binlerce lira harcanıp mermer mezarlar yaptırmak çirkin bid'atlerdendir. İslâm'ın tevhîd inancıyla pek bağdaşmaz. Ben Suudi Arabistan'da kabristanları bilirim, Kralın kabri ile çobanınki arasında hiç fark yoktur. Cenazeyi kabre koyup üstünü de düzlerler. Hiç mezar olduğu belli olmaz. Belki bu kadarı da aşırılık sayılabilir ama bizim bid'at uygulamamızla kıyaslanırsa o uygulama daha iyidir. Niçin? Çünkü mezar ne kadar dayanacak? Yüz yıl, iki yüz yıl, beşyüz yıl. Sonunda ne olur? Harabolur. O süslü püslü mezarları açıp bakın bakalım yüz yıl sonra ne var orada? Hiçbir şey yoktur. Hatta kemikler bile toprağa karışmıştır. Topraktan gelmiş olan beden aslına dönüşmüştür. Yücelerden gelen veya yücelere yücelen ruh ise kendine özgü makāma, ruhlar âlemindeki yerine, ya cennet gibi bir âleme, ya da suçlu ise cehennem tutsağı ruhlar arasına katılmıştır. Öyle ise bu pahalı mezarların yararı ne? Yararı mezar yapanlara. Ölüye yarar sağlamak istiyorsanız, mermer mezar veya türbe yerine hayır ve sadaka veriniz. İşte ölmüş olan kimse, kendileri için verilmiş olan bu hayır ve hasenattan yararlanır.

(devamı yarın..)