KUR'ÂN ÖNCESİ ARAP TOPLUMUNDA DİNİ DÜŞÜNCE VE İBADET (1)
Cuma, 10 Ocak 2014 00:00

KUR'ÂN ÖNCESİ ARAP TOPLUMUNDA DİNİ DÜŞÜNCE VE İBADET (1)

Yaşadığım bir anekdotu anlatarak konuya girmek İstiyorum:

1969 sonbaharı. Ankara Polatlı Yedek Subay Okulunda eğitim dönemindeyiz. Öğle yemek paydosunda yedek subay öğrenciler yemekhanede iken Tuğgeneral rütbesinde Cemil paşa geldi. Subaylarla beraber bir masaya oturdu. Öyle anlaşılıyor ki paşaya, öğrenciler arasında bir İlâhiyat hocasının bulunduğu söylenmiş. Paşa beni çağırttı. Kendisi ve subaylar oturmuş. Ben de karşılarında hazır ol vaziyette dikiliyorum. Askerce bir soru:

‒ Söyle bakalım, neden Allah Hz. Muhammed'i başka bir milletten değil de Araplar arasından çıkardı? Neden Peygamber Araplardan çıktı?

Kendilerinin karşısında öyle dimdik durdurulmaktan hayli canım sıkıldığı için:

‒ Allah öyle istediği için Peygamber oradan çıktı, dedim.

Bu cevabı beğenmeyen Paşa:

‒ Şimdi bu cevap oldu mu? Arkadaşlarına sor bakalım, bu cevap onları tatmin etti mi?

Ben onun kafasındaki düşünceyi biliyordum elbette. Bu defa onun kafasındaki düşünceye göre yanıt verdim:

‒ Şöyle denilebilir: O zaman Araplar dünyanın en geri, en ilkel, en ahlaksız insanları idiler. Allah da önce o ilkel insanları yola getirmek için son peygamberi onların arasından çıkardı.

‒ Tamam işte bu oldu, dedi.

Ama verdiğim bu cevap, gerçekte doğru değildi. Çünkü Araplar o zamanın en ilkel insanları değillerdi. İlkel insanlar ara­sından peygamber ve filozof çıkmaz. Eğer ilkel insanlardan pey­gamber çıkacak olsaydı bugün bile Afrika'da ve dünyanın bazı ücra köşelerinde son derece ilkel, hatta yamyam topluluklar vardır. O takdirde önce bu inanların arasından peygamber çıkması gerekir. Peygamberlik ve filozofluk için bir kültür alt yapısı lâzımdır. Çok ilkel insanlar arasında ne peygamber, ne de filozof yetişir.

O zamanki Araplar, dünyanın en ilkel ve en ahlaksız in­sanları değildi. Kendilerine göre birtakım değerleri, ahlâk kuralları ve kitabi olmasa da şifahi bir dinleri ve ibadetli vardı. Bazı âyet­lerin iniş sebebi olan olaylar, onların bu değerlerini, inançlarını ve ahlak kurallarını yansıtır. Hatta âyetlerin bizzat içerikleri, İslâm ön­cesi Arap inanç ve ahlakı üzerinde ipuçları verir. Kur'ân'ı anlaya­bilmek için İslâm öncesi Arap toplumunun inanç ve ahlak yapısını iyi bilmek gerekir. İslâm'ın, daha önceki kültürle tümden ilgisini keserek Kur'ân'ı açıklamaya çalışmak doğru bir sonuca götürmez.

Genelde bize İslâm öncesi Arapların dinsiz, Allah tanımaz, taşa toprağa tapan insanlar oldukları tanıtıldı. Ve biz onları dinsiz insanlar olarak tanıdık. Oysa Kur'ân onları hiç de böyle tanıtmıyor. Onların müşrik olduklarını söylüyor. Müşrik ne demek? Müşrik, Allah'a inanmayan değil, Allah'a inandığı halde Allah ile kendileri arasında aracı tanrılar kabul eden kimse demektir. İslâm öncesi Arap toplumunun kültür yapısı hakkında yanlış bilgiler ve değer­lendirmeler yapılmış olmasını ben, Kur'ân'ın müşrik dediği İslâm öncesi Arap kültür tarihine haksızlık olarak değerlendiriyorum. Şimdi artık konunun özüne ışık tutmanın zamanı gelmiştir.

(devamı yarın..)