NUR SURESİNİN 3. ÂYETİNİN TEFSİRİ HAKKINDA (1)
Çarşamba, 08 Ocak 2014 00:00

NUR SURESİNİN 3. ÂYETİNİN TEFSİRİ HAKKINDA (1)

Selamün aleyküm. Elmalılı Hamdi tefsirinde Nur Suresi 3. ayetin tefsirini yaparken 7 tane görüş bildirilip sonuca bağlanılmaya çalışılmış, Hocam 3 nolu görüşte H. Aişe, Bera bin Azip, İbni Mesud, bir erkek, bir kadınla zina etse onu nikahlayamaz. Bu ayette haramdır denmiş. Bu tövbe etmeden daha sonra birbiriyle evlenenler için mi? Başka bir kaynakta da Hz. Aişe aynı zina suçunun ortakları daha sonra evlenseler bile nikahları geçerli olmaz diyor bunun hükmü nedir? Elmalılı bu görüşten sonra bu konu Efendimize sorulmuş Evveli akılsızlık sonu nikahtır. Haram helali haram kılmaz denmiş bu hadis sahih mi?

Cevap: Böyle rivayetlerle Kur'an tefsir edilemez. Kur'ân tevbe edenin tevbesinin kabul edileceğini, geçmişte yapılan hataların tevbe sonucu bağışlanacağını vurgularken artık böyle ayrıntıların içine dalmanın ne yararı var?

Nur Suresinin 3'ncü âyetinde zinâ eden erkeğin, ancak zinâ eden veya şirk koşan bir kadınla evleneceği; zinâ eden kadının da ancak zinâ eden veya şirk koşan bir erkekle evleneceği; böyle kimselerle evlenmenin, mü'minlere haram kılındığı bildirilmek­tedir.

Katâde ve Mukâtil ibn Hayyân'a göre Allah, mü'minlere, fahişelerle evlenmeyi haram kılmıştır. Bu âyet: "Öyle ise iffetli yaşamaları, zinâ etmemeleri ve gizli dost da tutmamaları şartıyla sahiplerinin izniyle onlarla (cariyelerle) evlenin, mehirlerini de verin” (Nisâ Sûresi: 25) "Ve inananlardan namuslu hür kadınlar ve sizden önce Kitap verilenlerden namuslu hür kadınlar, zinâ etmeksizin, gizli dost tutmaksızın namuslu biçimde mehirlerini verdiğiniz takdirde size helâldir" (Mâide Sûresi: 5.) âyetleri gibidir. Bundan dolayı İmam Ahmed: "Namuslu bir erkeğin, fuhşuna devam eden bir fâhişe ile; namuslu bir kadının da günahına devam eden bir fâcir(zinâ eden)le evlenmesi haramdır. Ancak tevbe ederlerse onlarla evlenilebilir" demiştir(İbn Kesîr, Tefsîr: 3/263).

Tevbe eden kimse, günâhından temizlenmiş olur. Vaktiyle zinâ etmiş olsa da tevbe eden bir kadın veya erkekle evlenmekte bir sakınca yoktur.

Âyetin haber verdiği gerçek şudur: Fâhişe bir kadını, ancak fuhşa alışmış bir erkek kabul eder. Namuslu insanlar, fahişelerle evlenmek istemezler. "Kötü kadınlar kötü erkeklere; kötü erkekler kötü kadınlara; iyi kadınlar iyi erkeklere; iyi erkekler de iyi kadınlara meylederler" (Nûr Sûresi: 26) âyeti de bu psikolojik durumu bildiriyor. Fasık, habis, işi gücü zinâ ve fısk işlemek olan, iffetli kadınlardan hoşlanmaz. O kendisi gibi iffetsiz birini seçer. Genellikle fâhişe kadın da kendi tinetinde (karakterinde) bir erkekle evlenir. "Tencere yuvarlanır, kapağını bulur". Nâmuslu insanlar, iffetsizlerle yaşayamazlar. İffetsiz insanlarla mutlu bir yuva kurulamaz.

İnanmış bir insanın, fuhuş yapan biriyle hayât sürmesi doğru olamaz. Onun için mü'minlerin, zinâ edenlerle evlenmeleri haram kılınmıştır. Çünkü böylelerine rağbet, toplumda edepsizliğin, utanmazlığın artmasına, namuslu kadınlara karşı ilginin azalmasına yol açar. Nitekim Avrupa toplumlarında bu iffetsizlik yayılmış, artık evlenilecek kızın başka erkeklerle gayri meşru ilişkilerde bulunmuş olması, bir ayıp sayılmaktan çıkarılmıştır. Böyle bir durumun İslâm toplumlarında yayılmasından Allah'a sığınırız.

(devamı yarın..)