RECM VAR MI?
Cuma, 04 Ekim 2013 00:00

RECM VAR MI?

Saygıdeğer hocam

Dinimize yapmış olduğunuz doğru ve aydın düşüncelerinizden dolayı Cenab-ı Allah sizlerden razı olsun. Kendi muhitimizde yaşamakta olan bir hocamız zina ile ilgili konunun açıklamasını şöyle yapmaktadır;

Peygamber ef. (s.a.v.) hazretleri iki kimseye recm uygulamıştır, biz de ona dedik ki, Kur’ân'da yüz sopa hükmü varken Peygamberimiz niye recm ettirmiş? Dedi ki;

Kur’ân'da olmayan ama hükmü hala geçerli olan âyet vardır onu uygulamıştır, dedi bu âyet hala da geçerlidir, der.

Bir başka görüşü de hocamızın şöyle;

Ayrıca Kur’ân'ın içinde mevcut olup hükümsüz olan âyetler vardır ve nesh'i kabul etmeyen âlimin görüşleri sağlıklı değildir diyor, değerli görüşlerinizle bizleri aydınlatırsanız memnun oluruz hocam.

Cevap: Hoca hata ediyor. Kur'ân'da hükümsüz hiçbir âyet yoktur. Allah'ın âyetinin hükmünü hiç kimse kaldıramaz. Bu büyük bir cür'ettir. Vaktiyle bu konudaki cevaplarımdan birini size gönderiyorum:

Recm (zina eden evli kadın ve erkeği taşlayarak öldürme) cezası, Kur’ân’ın değil, Tevrât’ın hükmüdür. Yahudîlikten İslâm hukuk kitaplarına geçirilmiştir. Kur'ân, bu cezayı hafifleterek yüz sopaya indirmiştir. Nur Suresi'nin ikinci âyetinde: “Zinâ eden kadın ve zinâ eden erkeğin her birine yüz değnek vurunuz...” buyurulmaktadır.

Âyette suçu işleyenler arasında ayırım yapılmadan evli bekâr, herkes için yüz sopa vurulması emredilmektedir.

Kur'ân'a göre iki çeşit fuhuş vardır: Eşcinsellik ve zina. Nisa Suresi'nin 15-16'ncı âyetlerine göre eşcinsellik, kadınlar arasında olursa eylemi yapan kadının, bundan vazgeçinceye kadar gözetim altında tutulması; erkekler arasında olursa eziyet (bir miktar dövme veya sözle hakaret etme)dir.

Karşıt cinsler (erkek-kadın) arasındaki yasal olmayan cinsel ilişkinin adı zinadır. Zina'nın cezası, Nur Suresi 2'nci âyete göre 100 sopadır. Eylemi yapanların, bekâr yahut evli olmaları fark etmez. Çünkü Kur'ân kayıt koymamış, genel söylemiştir. Kur'ân'ın kayıtlamadığını insanların sınırlamaya hakları yoktur.

Kur'ân'da recmin olmadığı, kesin kanıtlarla sabittir. Şöyle ki:

Zinâ cezasını açıklayan âyetin ardından gelen âyetlerde, kocası tarafından zina ile suçlanıp, dört şahitle eylemi tespit edilemeyen kadına azap (işkence) uygulanamayacağı belirtilmektedir. Demek ki evli kadının zina cezası öldürme değil, işkence (yani yüz sopadır). Yoksa âyette, bu kadının dövülmeyeceği değil, recmedilmeyeceği, öldürülmeyeceği ifadesi kullanılırdı.

Nisa Suresi'nin 25. âyetine göre zinâ eden evli cariyelere, hür kadınların yarısı kadar ceza verileceği belirtilmiştir. Hür kadının zinâ cezası 100 sopadır, bunun yarısı 50 sopa eder. Eğer hür evli kadının zina cezası recm (taşla öldürme) olsaydı, yarısı olmazdı.

Hz. Peygamber'in, Mâiz isimli birini recmettirdiği rivayeti ise çelişkilerle doludur. Çünkü rivayete göre Peygamber onu götürüp recmedenlere, olayın nasıl geçtiğini sormuş, onlar da taşlamaya başladıklarında Maiz'in kaçmaya çalıştığını, ama bırakmadıklarını, taşlayıp öldürdüklerini söylemişler. Peygamber:

– Keşke bıraksaydınız! Demiş.

Şayet rivayet doğru ise, Peygamber'in, bu cezanın uygulanmasından memnun olmadığını gösterir. Peygamber uygulanmasından hoşlanmadığı, Kur'ân'da dayanağı bulunmayan bir cezayı niçin uygulatsın?

Hz. Peygamber'in recmettirdiği yolundaki rivayetlerin hepsi bir iki kişinin aktarımı olup çelişkilerle, akıl ve mantığa aykırı şeylerle dolu, Yahudilerden Araplara geçmiş olan geleneğin, Peygamber sözü (Hadîs) biçimine sokulmasından ibaret sözlerdir.

Kişi haberleri, Fıkıh usulüne göre, kesinlik değil, zan ifade eder. Kur'ân, zannın, kesin bilgi olmadığını vurgular. Recm gibi ağır bir ceza, böyle zan ifade eden rivâyetlere dayanılarak uygulanamaz.

Recmin hükmü baki olup metni Kur’ân’dan kaldırılan bir âyete dayandığını söyleyenler, sırf recm cezasını İslâma sokmak isteyenlerin üretimidir. Kur’ân inişinden itibaren yazılmıştır. Hem nakli hem de yazılı hali tevatüren bize kadar gelmiştir. Bir iki kişinin rivayetiyle Kur’ân sabit olmaz. Kur’ân’da bulunan bir âyeti de kimse kaldıramaz. Peygamber bile âyeti kaldırma veya değiştirme yetkisine sahip değildir. Çünkü Cenabı Hak ona şöyle buyurmaktadır:

“Onlara açık açık âyetlerimiz okunduğu zaman, bizimle buluşmayı ummayanlar: ‘Bundan başka bir Kur'ân getir veya bunu değiştir.’ derler. De ki: ‘Onu kendi tarafımdan değiştiremem. Ben sadece bana vahyolunana uyarım. Şâyet ben Rabbime karşı gelir­sem, büyük bir günün azâbından korka­rım’." (Yunus Suresi: 15)

Kur’ân’da bazı âyetlerin hükmünün neshedildiğini söyleyen o hocanıza, lütfedip “Kur’ân’da Nesih Meselesi” adlı eserimi okumasını tavsiye ediniz. Çünkü böyle bir iddia günahtır, bunun ahret sorumluluğu vardır. Kur’ân’ın hükümleri sağlamdır, değiştirilecek veya kaldırılacak türden hükümler değildir.