CENNETE KİM GİRER ? (3)
Perşembe, 19 Eylül 2013 00:00

CENNETE KİM GİRER ? (3)

(...dünden devam)

Yalnız Müslümanlar değil, bütün insanlar O'nun kullarıdır. Ve O'nun merhameti, insanların merhametiyle kıyaslanamayacak derecede geniştir, boldur. İnsanların dar düşüncesi, egoizmi O'nun geniş rahmetini daraltmak istemiş; düz yolunu eğri büğrü göstermiştir. Dar düşünce ile yapılan yorumlar, İslâm'a destek değil, köstek olmuştur. Kendi düşüncelerini Allah'ın hükmü görenler, Kur'ân'ın açık ifadesine göre onmazlar. Çünkü onlar, kendi düşüncelerini Allah'a iftirâ etmişlerdir. "Uydurduğu yalanı Allah'ın üstüne atanlar onmazlar!"

Kur’ân düşüncesine son derece ters olan mantık, Allah’ın, Hz. Muhammed’i, âlemlere rahmet olarak göndermesi müjdesine aykırıdır. Allah’ın, insanlara rahmet olsun diye gönderdiği Hz. Muhammed, kendisine inanmayan bütün insanların cehenneme gitmesine neden oluyorsa artık o, rahmet olmaktan çıkar, insanların cehenneme girmelerine neden olur. Hâşâ o, böyle olmaktan münezzehtir. Onun getirdiği temel inanç ve ahlâk prensiplerine, onun dininin ruhuna uyan herkes cennete girecektir. Onun getirdiği Kur’ân, bütün insanları böyle müjdelemiştir.

Tekrar vurgulayarak belirtmek isteriz ki: Kur'ân'a göre Allah'a şirksiz, âhirete şeksiz inanan ve sâlih amel (güzel iş) yapan her İlâhî din mensubu cennetle müjdelidir. Ancak herhangi bir kimseyi veya peygamberi Allah'ın oğlu sanmak, Allah'a kızlar, oğullar, eşler, ortaklar vermek; yahut Allah'ın üç varlıktan biri olduğunu söylemek küfür(Allah’a karşı nankörlük, saygısızlık, küstahlık)dür:

"Allah, ancak Meryem oğlu Mesîh’tir.’diyenler elbette kâfir olmuşlardır." (Mâide: 17), "Allah, üçün üçüncüsüdür’ diyenler elbette kâfir olmuşlardır." (Mâide: 72)

Kur'ân-ı Kerîm, Kitâp ehli içinde bu tür inanç sahiplerini, bundan vazgeçip tevhîde gelmeye çağırmaktadır:

"Ey Kitap ehli, dîninizde taşkınlık etmeyin ve Allah hakkında gerçek olmayan şeyleri söylemeyin! Meryem oğlu Îsâ Mesîh, sadece Allah’ın elçisi, O’nun Meryem’e attığı kelimesi ve O’ndan bir ruhtur. Allah’a ve elçilerine inanın, (Allah) 'Üçtür' demeyin. Kendi yararınıza olarak buna son verin. Çünkü Allah, yalnız bir tek tanrıdır. Hâşâ O, çocuk sâhibi olmaktan yücedir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. Vekîl olarak Allah yeter." (Nisa: 171)

Bakınız Kur'ân-ı Kerîm, Kitâp ehlinin dinlerini kötülemiyor, onlardan dinlerini bırakmalarını da istemiyor, fakat tevhîde aykırı inançları bırakıp Allah'a ve elçilerine inanmaya, aşırılıktan vazgeçmeye çağırıyor. Çünkü onları bu tür inançlara götüren, İsâ'ya olan sevgilerini aşırılığa vardırmaları olmuştur. Bu ifrât, sonunda onları, insan olan peygamberi Allah'ın parçası sanmağa götürmüştür.

Kur'ân-ı Kerîm, Mâide Sûresinin 73'ncü âyetinde teslîs (üçleme) inancını bırakmayanlara acı bir azâbın dokunacağını bildirmekte ve onları bu sözden vazgeçmeye çağırmakta; Âl-i İmrân Sûresinin 64’ncü âyetinde de onları tevhîd inancında birleşmeye dâvet etmektedir:

"De ki: ‘Ey Kitap ehli, bizim ve sizin aranızda eşit olan bir söze gelin: Yalnız Allah’a tapalım. O’na hiçbirşeyi ortak koşmayalım; birbirimizi Allah’tan başka tanrılar edinmeyelim.’ Eğer yüz çevirirlerse; ‘Şâhid olun, biz Müslümanlarız!’ deyin." (Âl-i İmran: 64) âyetinin son cümlesinde, İslâm'ın bu olduğu vurgulanmaktadır.

(devamı yarın..)