CENNETE KİM GİRER ? (1)
Salı, 17 Eylül 2013 00:00

CENNETE KİM GİRER? (1)

(5.9.2013 tarihinde yayınlanan cevabın devamıdır)

Kur'ân'a göre Allah, yalnız belli bir zümrenin Rabbi değil, bütün âlemlerin Rabbidir. "Övgü, âlemlerin Rabbine mahsustur" âyeti, namazın her rek‘atında okunarak, Allah'ın, bütün yaratıkların Rabbi olduğu vurgulanır. Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın, rahmeti de belli bir zümreye özgü değil, her yaratığına yaygındır. Evet O'nun gazabı da var ama, rahmeti, gazabını geçmiştir: "Rabbiniz, kendisine rahmeti yazmış (acımayı prensip edinmiş)tir", "Rahmetim, herşeyi kaplamıştır."

Her peygamber, insanlığa bu sonsuz İlâhî rahmeti sunmaya çalışmış ve Allah'a şirksiz, âhirete şeksiz inanan ve sâlih amel yapan her İlâhî din mensubunu cennetle müjdelemiştir. Ama insanların bencilliği, İlâhî mesajın geniş ufkunu daraltmış, her din mensubu, sadece kendilerinin cennete girebileceğini iddiâ etmiştir. Yahûdîler, cenneti yalnız kendilerine tahsis ederken, Hıristiyanlar da kendilerinden başkasına cennet vizesi vermemişlerdir:

"'Yahûdî yahut Hıristiyan olandan başkası cennete girmeyecek,' dediler. Bu, onların kuruntusudur. De ki: 'Doğru iseniz, delîlinizi getirin'." (Bakara: 111)

Cennetin belli bir zümreye mahsus olduğu iddiâsını böylece reddeden Kur'ân, onun iddiâ ile değil, gerçek îmân ve eylem ile kazanılacağını; Yahûdîliği ve Hıristiyanlığı getiren peygamberlerin atası İbrâhîm'in gerçek tevhîdi getirmiş olduğunu; onun yolunda giden her insanın cennete gireceğini açıklıyor:

"Hayır, kim işini güzel yaparak özünü Allah’a teslîm ederse, onun mükâfâtı, Rabbinin yanındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir." (Bakara: 112)

Nisâ Sûresinde bu genel prensip, daha açık ve net olarak ortaya konmuştur:

"(İş) Ne sizin kuruntularınızla, ne Kitap ehlinin kuruntularıyla olmaz. Kötülük yapan, onunla cezâlandırılır ve kendisine Allah’tan başka ne dost, ne de yardımcı bulamaz (Allah’ın vereceği cezâyı hiç kimse ondan savamaz). Erkek veya kadından her kim inanarak güzel işler yaparsa, işte öyle kimseler cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar." (Nisa: 123-125)

"Allah kendisine inanıp salih amel yapan kimseleri, altından ırmaklar akan ebedîlik cennetlerine sokar, onlara güzel rızk verir." (Talâk: 11) Aynı mânâ, Teğâbün: 9. âyette de vurgulanmıştır.

İşte hemen her sûrede vurgulanan genel prensip! Allah'a inanıp sâlih amel yapanlar, dünyâ ve âhiret mutluluğuna ereceklerdir. Hiç kimse bu İlâhî yasayı değiştiremez:

"Erkek veya kadından her kim inanarak güzel işler yaparsa onlar da cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar." (Nisâ: 124)

İşte bu genel prensibi her yerde vurgulayan Kur'ân, Arabistan'da bilinen din mensupları içinde bu prensibe bağlı kalan insanları cennetle müjdelemiştir:

"Şüphesiz inananlar, Yahûdîler, Hıristiyanlar ve Sâbiîler-(den) Allah’a ve âhiret gününe inanan ve iyi iş(ler) yapanlara, Rableri katında mükâfât vardır; onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir." (Bakara: 62, Mâide: 69)

Bakara: 62’nci âyetin tefsîrinde İmam Kuşeyrî şöyle diyor:

"Asıl bir olunca yolun ayrılığı, güzel kabul görmeye engel olmaz. Her kim yüce Allah'ın âyetlerini doğrular, O'nun kendi zâtı ve sıfatları hakkında söylediklerine inanırsa; şerîatın farklı olması, isim ayrılığı, rızâyı kazanmaya zarar vermez. Bundan dolayı (Allah ta‘âlâ): 'İman edenler, Yahûdî olanlar...' dedi. Sonra da: 'Bunlardan her kim inanırsa...' dedi. Yani ma‘rifet(gerçek bilgi)lerde ittifak ederlerse, hepsine de güzel gelecek ve bol sevâb vardır. Mü'min, Hakk'ın güvencesinde olandır. Kim yüce Hakkın güvencesinde bulunursa, elbette onlara korku olmaz ve onlar üzülmezler."

 

(devamı yarın..)