KILINAMAYAN NAMAZLAR KAZA EDİLMEZ, EDA EDİLİR *** ZAMAN İÇİNDE ARAPÇADA DEĞİŞİMLER OLDU MU?
Cuma, 23 Ağustos 2013 00:00

KILINAMAYAN NAMAZLAR KAZA EDİLMEZ, EDA EDİLİR

Hocam selamünaleyküm, size bir sorum olacaktı, gün içinde kılamadığım namazların farzının kazasını kılmazdan önce kamet getirmem gerekiyor mu, eğer getirmem gerekiyorsa sabah öğle ikindi için kaza etmem gerekiyorsa hepsi için tek tek mi kamet etmem gerekir? Bilgi verebilirseniz çok memnun olurum. Saygılar hoşça kalın Hocam...

Cevap: Gün içinde kılınamayan namazlar kaza edilmez, eda edilir. Yani hep birlikte (cem'an) kılınır. Kamet gerekli değil, sünnettir. Kamet getirilmese de namaz geçerlidir ancak sünnete uyulmamış olur. Sünnete uymak için namazlar öncelik sırasıyla kılınır. Önce bir kametle sabah namazının farzı, ardından bir kametle öğlenin farzı, ardından bir kametle ikindinin farzı, ardından bir kametle akşamın farzı, ardından da bir kametle yatsının farzı kılınır. Buna namazların cem'i yani birlikte kılınması denilir. Peygamberimiz bazı zamanlarda bunu uygulamıştır.

 


 

ZAMAN İÇİNDE ARAPÇADA DEĞİŞİMLER OLDU MU?

Hocam selamlar, bu sabah bir kanalda "serbest" kelimesinin Farsça'dan geldiği ve anlamının başı bağlı olduğu söylendi. Hâlbuki günümüz kullanımında bundan farklı bir anlam ifade ediyor. Anlaşılan o ki tüm dillerde bu tür değişimler söz konusu. Kur’ân'ın indiği dönemdeki Arapça ile şu an konuşulan Arapça arasında kelimelerin anlamları itibariyle fark olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz sanırım. Bu durumda 1400 sene önce Kur’ân'ı okuyan biri ile bugün okuyan birinin en azından bazı kelimeleri farklı anlamaları mümkün olabilir mi? Hayır veya evet diyebilmek için elimizde referans kaynaklar var mı? (sözlük gibi). Günümüzde ilahiyatçıların bazı konularda hemfikir olamamaları bu yüzden midir? Saygılarımla...

Cevap: Serbest kelimesi Farsçadan Türkçeye geçmiş bir kelimedir, doğru. Ama sizin sandığınız anlamda değildir. Ser: baş, besten bağlamak. Serbest başı bağlanmış, yani bir yere yularla bağlanmış olan hayvanın veya canlının yularının çözülüp başına bağlanmasını, böylece hayvanın bağından çözülüp salıverilmesini ifade eder. Siz niçin Türkçe ve Farsçada kullanılan bir kelimeyi Arapça ile karıştırıyorsunuz ki anlayamadım.

Elbette her dil gibi Arapçada da bazı kelimeler, eskimekte onların yerine yeni kelimeler gelmektedir. Ama Kur'ân sayesinde Arapça temel formunu korumuş, dilin gelişmesi hep Kur'ân baz alınarak yürümüştür. Kur'ân Arapçası fasih Arapçanın doruğundadır. Eğitim ile fasih Arapçayı bilenler, Kur’ân'ın manasını anlarlar. Ama konuşma dili hayli değişmiş olan halk, Kur'ân'ı tam olarak anlayamaz, takribi olarak anlar. Halkın iyi anlayabilmesi için Peygamber'in devrinden hemen sonra Kur'ân’ın anlamını açıklayan eserler yazılmıştır ki bu eserlere Tefsîr denilir.