RUH VE BEDEN AYRI AYRI DEĞİL BİRLİKTE YARATILDI
Perşembe, 25 Temmuz 2013 00:00

RUH VE BEDEN AYRI AYRI DEĞİL BİRLİKTE YARATILDI*

 “Adem, halifelik makamına yüceltilen ilk insandır” başlıklı yazınızda, insanın ruhunun bedeniyle birlikte yaratıldığını söylüyorsunuz. Bezm-i Elest’te “Rabbiniz ben değil miyim?” hitabına muhatap olan ruhlar değil mi? Bedenler ortada yokken ruhlara bu şekilde Allah’ın hitap etmesi, ruhların daha önce yaratılması anlamına gelmiyor mu?

Cevap: Sözünü ettiğiniz A’râf Suresi’nin 172’nci ayeti, maalesef asırlarca önyargılarla çarpıtılmış, taşımadığı anlamlar kendisine yüklenmiştir. Şimdi ayeti, önyargısız olarak okuyalım: “Rabbin, Ademoğullarından onların bellerinden zürriyetlerini almış ve ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ diye onları kendilerine şahit tutmuştu. ‘Evet, (buna) şahidiz’ dediler. Kıyamet günü, ‘Biz bundan habersizdik’ demeyesiniz.”

Ruhlar âleminden veya Adem’den söz ediliyor mu? Hayır. Burada Ademoğullarının zürriyetlerinin, bellerinden alındığı ve tohum halinde bulunan zürriyetlere, Allah’ın, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim” diye hitap ettiği, onların da “Evet Rabbimizsin” diyerek bunu kabul ettikleri anlatılmaktadır.

Sağlam bir hadis yok

Bu soyut mana Allah ile insan tohumları arasında bir diyalog biçiminde canlandırılarak somutlaştırılmıştır. Kur’ân’da soyut anlamların diyalog halinde canlandırıldığı örnekler çoktur. Ayette anlatılan, insanın tohumuna yani sperm denilen çekirdeğine Allah’ı tanıma eğiliminin konulmuş olduğudur. İnsan bu eğilimle yaratılır. Doğasına bu eğilim katıldığı gibi ayrıca doğru yolu bulması için ona peygamberler gönderilmiş, onlar aracılığıyla kitaplar indirilmiştir.

Niçin bunlar? Ta ki insan bundan sonra Yüce Divan’a çıktığında Allah’ı tanımamış veya O’na tapmamış olmasına bir bahane bulmasın. İşte ayette anlatılan budur. Ne ruhlar âleminden, ne ruhların cesetlerden önce yaratılmasından söz edilmez. Bu hususta herhangi bir sağlam hadis de yoktur. Bu anlam İbn Hazm ile birlikte ayete yüklenmiş ve ondan sonra hep bu Elest Bezmi öyküsü kitaplara girmiştir. Ama ne ayette, ne de hadiste böyle bir ifade yoktur.

 

*yazı arşivden alınmıştır