"İRLANDA`DAN SEVGİLER" (1)
Cuma, 12 Temmuz 2013 00:00

"İRLANDA`DAN SEVGİLER" (1)

Merhaba Hocam, bugünlerde, ülkemizde yaşadığımız bu, değişik ve ilginç ``Gezi Parkı`` direnişinden yola çıkarak 20 dk`da yazdığım bir şiirimi sizinle paylaşmak istiyorum. Belki bu yaşanılanları tasvip etmiyorsunuzdur ya da haklı görüyor, olabilirsiniz de. Ama ben, sadece orada bulunanları ve anlatmak istediklerini şiire dökerek anlatmayı arzuladım. Elbette ki, bununda şiir olup olmadığını sizin engin şiir bilginize bırakıyorum. Daha önce de dediğim gibi, şair falan değilim, sadece içimden gelirse karalıyorum bir şeyler. Ve sizin de şiir sevdiğinizi bildiğim için göndermeyi doğru buluyorum. Hepsi bu....

Ben Türkiyeyim…

Ben Türkiyeyim, esnafım, işçiyim, çiftçiyim, öğrenciyim…

Velev ki çapulcuyum ama halkım

Hakkı arayanım, sevgiyi, özgürlüğü…

Ben benim, ya sen kimsin?

 

Sevdim ülkemi, karışıklığını, sıkıntısını ama her şeyini

Koyu bir aşkla kimseye karışmadan

Ben bir Müslümanım, inanmayanım, oyum, buyum…

Ben benim, ya sen kimsin?

 

Çıktım meydanlara, Allah dedim, özgürlük dedim, demokrasi dedim.

Ayrılmadan ve ayırmayarak bekledim,

Tek bir ağaca sarılarak kendimi dinledim

Durdum ve ekledim

Ben benim, ya sen kimsin?

 

Aşkımı dile getirdim.

Memleketim dedim, bayrağım, özgürlüğüm…

Yapılamayanı yapmak için bekledim

Ben benim, ya sen kimsin?

 

Meydanlar benim, sokaklar, parklar, ağaçlar

Ben Anadoluyum, oyum, buyum, ama Turkiyeyim

Umuda giden yolculuk içindeyim

Sevgiyi nedir bilmeden, sevmediğime bile sarılanım

Ben benim, ya sen kimsin?

Cevap: Berk Bey, şiirinizi okudum ama doğrusunu isterseniz ben vezinsiz kafiyesiz sözlere şiir demem. Ancak duygusal yazılar olabilir. Benim anlayışım budur. Çünkü şiir sanat ister, belli ölçüler içinde ince düşünceleri ifade etme yeteneği ister. Sizin düşünceleriniz ince, güzel ama bunları şiir kalıpları içinde ifade ederseniz şiir olur. Yoksa düz yazıdan ne farkı kalır? Başarı dileklerimle.

Ayrıca iki haftadan çok zamandan beri hemen her tarafa yayılan, devlet araçlarını tahribe, esnafın dükkânlarının camlarını kırıp dökmeğe, özetle tahribata yönelen bu hareketleri masum özgürlük hareketi diye değerlendirmek bence saflık olur. Bu hareketlerin arkasında ülkeyi karanlığa ve kaosa sürüklemek isteyen karanlık güçlerin parmağı sezilmektedir. Maalesef ekonominin düzelmeğe, enflasyonun düşmeğe, köprülerle, Marmaray ve Hızlı Tren projeleriyle belini doğrultmaya başlayan Türkiye’yi kalkınmasını, huzur ve sükûnunu istemeyenlerin kışkırtması açıktır bu olaylarda. Yoksa masum olarak birtakım taleplerde bulunanların devlete saldırma, yağmalama, yakıp yıkma ile ilgisi olamaz. Allah memleketi kaosa sürüklemek isteyenlere fırsat vermesin.