Bu gece Berat Kandili *** Bilmeyerek yapılan hatalar sorumluluk getirmez *** Güçlü İmana nasıl dönebilirim?
Cuma, 15 Temmuz 2011 01:00

Bu gece Berat Kandili

Bu gece, İslâm âleminde Berat Gecesi olarak ihya edilir. Çeşitli vesilelerle vurguladığımız üzere Kadir Gecesi hariç öteki kandil adıyla anılan geceleri kutlama olayı ne farzdır ne de sünnet. Hz. Peygamber’in, herhangi bir geceyi Regaip Gecesi, Mirac Gecesi yahut Berat Gecesi diye adlandırdığına ve bu geceleri diğerlerinden ayrı olarak kutladığına dair sağlam bir kanıt yoktur. Tirmizi’nin, Hz. Ayşe’den rivayet ettiği “Hz. Peygamber’in şaban ayının orta gecesinde Baki Mezarlığı’na gittiğini ve Allah’ın o gece yarısı en yakın göğe inip Kelb Kabilesi koyunlarının tüyleri sayısından daha çok insanı bağışlayacağına dair” zayıf bir hadis varsa da bu hadiste Berat Gecesi ismi geçmez.

Farz veya sünnet olmamasına karşın bu geceler, bin yıldan fazla bir zamandan beri kutlana gelmiş ve bu gelenek kamu nezdinde kutsallık kazanmıştır. Yüce Allah, kullarının ümidini ve güzel zannını boşa çıkarmaz. “Ben kulumun, benim hakkımdaki güzel zannı üzereyim. Kulum beni nasıl bilirse ben öyleyim” mealindeki kutsal hadis, müminlere umut vermektedir. Allah, bu gecelerde gönül birliğiyle kendisine yalvaran milyonlarca insanı eli boş döndürmez. İçtenlikle yalvaranların kusurunu bağışlar, dualarını kabul eder. Bu gecelerde yapılacak ibadet ve duaların kabulü için içtenlikle yapılması ve yapılmış olan hata ve günahlardan dönülmesi, tövbe edilmesi gerekir. Dinin ruhu güzel ahlaktır. Bu münasebetle dinin ruhunu yansıtan Hz. Mevlana’dan bazı özdeyişleri anımsatmak istiyorum.

Hz. Mevlana der ki:

- Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akar su gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.

- Nice insanlar gördüm üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm içinde insan yok.

- A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın, tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme.

- Kıyamet günü, inananlara kurban bayramı günüdür, öküzlere ise ölüm günü.

- Dünya tuzaktır. Yemi de arzu-istek. İstek tuzaklarından kaçının.

- Irmak suyunu tümden içmenin imkânı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkânı yok.

- Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi arayansa denizlere dalan bir dalgıçtır.

- Bulutlar ağlamasa yeşillikler gülümser mi?

- Âşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.

- Şu dünyada yüzlerce ahmak, etek dolusu altın verir de şeytandan dert satın alır.

- O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehri ile.

- Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle çalışan bir dünyada kendin olarak kalabilmek dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş başladı mı, artık hiç bitmez.

Geceniz kutlu olsun!

 

Bilmeyerek yapılan hatalar sorumluluk getirmez

Hocam namaz esnasında Kuran okunmasının farz olduğunu bilen ama bunu en az kendisinin duyması gerektiğini bilmeyen yani kendisi duyacak kadar yüksek sesle okumasının farz olduğunu bilmeyen ve bazen namazlarda ayetleri diliyle değil de kalbi ve aklından okuyan birisinin Allah rızası için kıldığı namazlarının durumu nedir? Kıldığı namazların sevaplarının tamamını alabilir mi?

Tevbe etse o şekilde kıldığı yani kalbiyle ya da aklından geçirerek duaları okuduğu namazlar makbul olur mu? Kuralı bilmediği halde kurala uygun kıldığı namazlar makbul olur mu hocam?

Hocam bunu soruyorum çünkü eskiden kıraati, namazda dua okumak olarak biliyordum; bu duaları insanın kendisinin duyacak kadar yüksek sesle okunması gerektiğini bilmiyordum ve galiba namazlarımın bir kısmını kalbimden ya da aklımdan dua okuyarak kıldım; yani okuduğum duaları kendim duymadım? Bu durumda okuduğum duaları duyduğum namazlar makbul müdür hocam, ya da okuduğum duaları duymadığım namazlar makbul müdür? Yanlış kıldığım namazlardaki hatalar için tevbe etmem gerekir mi tevbe edersem o namazlarım makbul olur mu size göre?....Kâmil Eren

Cevap: Kişinin bilmeyerek yaptığı yanlışlar sorumluluk getirmez. Bilerek yapılan hatalardan ötürü insan sorumlu olur. Geçmişteki hatalardan ötürü Allah'tan af dilemek, bundan sonrası için de düzgün hareket edip ibadetlerini muntazam yapmak. İşte tavsiye edeceğim yol budur. Ayrıca duaları veya âyetleri hiç duymayacak biçimde içinden okumanın günahla ilgisi yoktur. Eğer içinden düşünerek ve kendini Hakk’a vererek okuyorsan veya okuduysan zaten en makbul olan da budur. Her halde kişinin hata ve kusurlarından ötürü Allah’tan af dilemek en doğru yoldur. Allah cümlemizi bağışlasın. Başarı dileklerimle.

 

 Güçlü İmana nasıl dönebilirim?

Selamünaleyküm hocam ben 22 yaşında bir gencim bugüne kadar orucumu tuttum namazımı tam olmasa da kılmaya çalıştım ara sıra imanım hakkımda şüpheye düşüyorum acaba gerçekten iman hakikatlerine inanıyor muyum diye bazı zamanlarda hele ki bazı felsefe akımlar hakkında düşünceleri duyduktan sonra üzüldüğüm düşünceler geliyor sizce ne yapmalıyım

Cevap: Böyle durumlarda tarihte yaşamış olan senden büyük insanları düşün. Sen imam Gazali kadar veya İbn Sina, İbn Rüşd, Farabi, Mevlana, Henry Bergson kadar olabilir misin? Bu insanların hepsi iman ile huzur bulmuşlardır. Sen eğer onlardan akıllı isen bir diyeceğim yok. Ama onlar kadar değilsen onlar kadar oluncaya dek imana sarıl. Çünkü onlar imana sarılmakla yücelmişlerdir. İnançsızlık size hiçbir şey kazandırmaz, huzursuzluktan başka. Bir de imanlı insanla imansız arasındaki davranış farkını gözetle. Birçok toplum sorunlarının, hırsızlığın, egoizmin, acımasızlığın, katilliğin imansızlıktan kaynaklandığını düşün. İmana sarıl. Biraz da tasavvuf kitaplarını oku, Mesnevi'yi oku. İmanın güçlenir, imana sarılırsın. Ve İslam'a göre yaşa huzur bulursun.

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş