YURDU GÜZELLEŞTİRMEK İÇİN AĞAÇ DİKİNİZ
Pazartesi, 15 Temmuz 2013 00:00

Vaktiyle Diyanet Gazetesinde başmakale olarak yaz­dığım yazıyı yineleme gereği duydum.

 

YURDU GÜZELLEŞTİRMEK İÇİN AĞAÇ DİKİNİZ

 

Bahar geldi. Ağaçlar çiçek, yaprak açtı. Güller de açmağa başlıyor. Tabiat yine yeşillendi. Ağaçların yemyeşil elbiselere bürünmesi, tabiata bambaşka bir güzellik veriyor.

Kur"an ı Kerîm'de ağaçların, bitkilerin tasviri önemli bir yer tutar. Uçan kuşlar, yeşillenen tabiat, hal diliyle Allah'ın varlığını ve kudretini haykıran birer âyet kabul edilir. Sonbaharda yapraklarını döken ağaçların, ilk baharda yeni bir canlılığa kavuşması, öldükten sonra dirilmeğe bir örnek olarak gösterilir. "Yeri kurumuş görürsün; üzerine suyu döktüğümüz zaman canlanır, kabarır ve gönül açan her çift (nebetı meyvayı) bitirir." (Hac: 5)

"Gökten bereketli bir su indirdik, kullara rızık olmak üzere onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik. 0 su ile ölü yeri dirilttik. İşte insanların dirilmesi de böyledir." (Kaf: 9-11)

Tabiatı gayet tatlı bir dille tasvir eden daha pek çok âyet vardır. Bunlar insanlara ağaç sevgisini, tabiat sevgisini aşılar. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de insanları ağaç dikmeğe, ağacı korumağa teşvik etmiştir. Kendisi bir gün Ümmi Mübessir adlı bir kadının hurmalığına gitmişti. Bu hurmalığı bir müslümanın mı, yoksa bir kâfirin mi diktiğini sordu. Kadın, bir müslümanın dikmiş olduğunu söyleyince Allah'ın Resulü şöyle buyurdu: "Bir Müslüman bir ağaç diker, ya da bir ekin eker de ondan insan, hayvan veya herhangi bir mahlûk yerse o, kendisi için sadaka olur."

Ağacın insanlara pek çok faydası vardır, insan, beşikten mezara kadar ağaca muhtaçtır. Evimizin kapısı, penceresi, mobilyası ağaçtan yapılır. Ağaç yurdumuzun havasını temizler. Fabrika bacalarından, sobalardan, ocaklardan çıkan dumanlar temiz havayı kirletir. Ağaçlar ise kirlenen bu havayı alır. yapraklarındaki yeşil madde yardımıyla güneş ışığı karşısında klorofil özümlemesi yapar, kendi bünyeleri için gerekli odun ve nişastayı temin ederler. Oksijen serbest kalır

Orman tarımın kalbidir. Kalbimiz nasıl vücudumuza gerekli olan kanı temizler, hücrelerimize gönderirse, orman da tarıma gerekli olan yeterli nemi, sıcaklığı ve havayı düzenleyerek bitkilere verir.

Orman su kaynağıdır.. Yağan yağmurlar toprağı bir şemsiye gibi örten ağaçlara çarpınca yağmurun bir kısmı ağaç dallarında, yosunlar üzerinle kalır. Bir kısmı da yere iner. Yere akan yağmur, ağaç kökleri, yosunlar ve çayırlar tarafından tutulduğu için yavaş yavaş toprağın içine geçer. Böylece toprağın altında depo edilen yağmur, kar suları ağaçlar arasından çeşmeler halinde fışkırır. Yağmur dindikten, güneş güldükten sonra dallarda kalan su da buharlaşarak bulut halinde göklere yükselir. Yine yağmur olur, araziyi sular. Ormansız yerlerde ise durum tersinedir. Yağan yağmurlar toprağı tırmalayıp denizlere sürükler, arazinin verimli kısmını alıp götürür.

Ağacın ve ormanın yalnız insanlara değil ', tüm canlılara pek çok faydaları vardır. İşte bu faydalarından dolayı sevgili Peygamberimiz : "Kıyametin koptuğunu dahi görseniz, imkânınız varsa elinizdeki fidanı yere dikiniz" diye emretmiş, dünyayı onarmamızı, ağaçlandırmak suretiyle tabiatı güzelleştirmemizi istemiştir.

Abdurraûf elMunâvî, bu hadisi izah ederken şöyle diyor : “Başka bir hadiste de. Deccal'i dahi görseniz elinizdeki fidanı yere dikiniz' denmiştir. Burada ağaç dikmeğe, kanallar açıp su akıtmağa teşvik vardır. Dünya tâ son dakikasına kadar ma'mur kalsın diye böyle buyurulmuştur. Nasıl senden öncekiler diktiler, sen onların diktiğinden faydalandınsa, sen de dik ki senden sonra gelecek olanlar faydalansınlar. Bu, zühd'e ve takvaya aykırı değildir.

"Keşşafta şöyle bir hikâye anlatılır: Eski Fars Kralları, halka zulmetmekle beraber su kanalları açmağa, ağaç dikmeğe çok önem verirlerdi. Onların Peygamberlerinden biri, bu padişahların neden böyle dünyayı onardıklarını Allah'tan sordu. Yüce Allah ona şöyle vahyetti: "Onlar ülkelerini imar ettiler ki orada kullarım yaşasın."

"Şair şöyle demiş: Kendisinden istifade edilmeyen, dünyada bir eser bırakmayan kimseye adam denmez.

"İran Şahı Kisra bir gün ava çıkmış, ihtiyar bir adamın zeytin ağacı diktiğini görmüş. Yanında durmuş, ona sormuş:

— İhtiyar, senin yaşın geçmiş. Bu zeytin, ancak otuz yıl sonra meyve verir. O halde niçin dikiyorsun? İhtiyar cevap vermiş:

— Şahım, bizden öncekiler dikti de, biz yedik: Biz de dikeriz ki bizden sonrakiler yesinler.

Kisrâ "Dih" demiş. Dih ver, demektir. Kral böyle söyleyince o kimseye bin dinar verilirmiş. Adama bin dinar vermişler. İhtiyar demiş ki:

— Şahım, zeytin ağacı otuz yılda meyve verir. Ama benim zeytinim dikildiği anda meyvesini verdi.

Kisrâ yine 'Dih" demiş. Adama bin dinar daha verilmiş, ihtiyar:

— Şahım demiş, zeytin ağacı yılda bir kez meyve verir. Benimki bir anda iki kez meyve verdi. Kisra yine Dih" demiş. Adama yine bin dinar verilmiş. Fakat Kralın seyisi süratle kralın atını sürmüş ve:

— Gidelim, yoksa hazinemizi tamamen tüketecek demiş.

Aziz Kardeşlerim, bu hikâyeden ibret alınacak şeyler vardır. Bizden öncekiler bu yurdu bize kazandırdıkları zaman her taraf ormanla kaplı idi. Bugün bizim saldırımızdan kaçan ormanlar, dağların tepelerine çekilmiştir. Ormansız ülke fakirdir Ormanın ağacını izinsiz olarak kesen, bu memlekete kötülük etmiş olur. "Yaş kesen baş onmaz" demiş atalarımız. Masum ağaçlara dokunmayınız, ormanı kendi malınız gibi koruyunuz, hayvanlarınızı küçük ağaçların içine salmayınız. Bir ağaç ancak otuz kırk senede yetişir. Ama bir keçi birkaç saniyede pek çok fidanı tahrip eder. Sönmemiş bir sigara izmariti birkaç saatte hektarlarca ormanı, ağacı kül eder.

Dikeceğiniz ağaçların çiçekleri, yaprakları Allah'ı tesbih eder. Onlar Allah'ı teşbih ettikçe sizin de ruhunuz bundan faydalanır. Onların meyvesinden. gölgesinden Allah'ın yaratıkları istifade ettikçe, sizin amel defterinize sevap yazılır. Yukarıda yazdığımız hadiste gördüğünüz gibi Peygamberimiz (s.a.v.) dikilen ağaçların, insan için tâ kıyamete kadar sadaka olacağını haber vermiştir. Bir ağaç diken, kendisinden sonra Allah'a sürekli olarak ibadet eden bir varlık bırakmış olur.

Kafası bunalan, fikri yorulan insanın, çalışmaktan bunalan köylünün, yürümekten solan yolcunun rahat edeceği yer, bir ağaç gölgesidir. Böyle bir gölgelik bırakana "Allah rahmet etsin" derler. Siz de böyle bir gölgelik bırakınız ki sizin de ruhunuza rahmet okusunlar.

Dîn görevlisi arkadaşlarımın, halkı ağaç dikmeğe teşvik etmelerini ve kendileri de bizzat ağaç dikerek insanlara örnek olmalarını özellikle rica ederim. Vaktiyle ağaç ve orman için yazdığım bir manzumeyi burada yinelemek istiyorum.

 

AĞAÇ SEVGİSİ

 

Yalvarırım dokunma, şu yemyeşil fidana

Kahredersin azizim yerde yatan atana.

Dünyamızın ziyneti bilirsin ki ağaçtır.

Ve bugün vatanımız ağaca çok muhtaçtır.

Bakıyorsun gülüyor, al kırmızı sarı gül;

Ve inliyor başında aşkiyle yanan bülbül...

Sarmaş dolaş çiçekler, burcu burcu kokular.

Servilerini içinden fışkırıp akan sular..

Dallarda yapraklarda cıvıl cıvıl o kuşlar.

O neşeli ötüşler, o sevimli bakışlar...

Zemin üzre döşenen yosun ve çayırları;

Acem seccadesidir ormanın bayırları!

Şu ağacın dibinde bak bir aslan yatıyor.

Bu göl içinde akşam Güneş üzgün batıyor.

Gece olunca orman muhteşem kudret olur!

Ağaçlar yıldızlarla konuşur sohbet olur!

Rüzgâr da yaprakları okşayarak fısıldar.

Her tarafta bakarsın ibadet huşuu var...

Bilir misin dünyanın orman saçı kaşıdır :

Yer yüzünde Allah'ın silinmez nakışıdır.

Orman vatanımızın muazzam servetidir,

Akıl sahiplerinin derin ibret yeridir.

Ormana bakanların gönlünden silinir pas,

Ruh su gibi durulur, ne keder kalır ne yas

İnsanlar sonsuzluğun bahrine burda dalar.

Orman ufuklarında çok genişler hülyalar...

Karanlık dimağlara boş ışıklar süzülür.

Bahçelerde bağlarda muammalar çözülür.

Ormanın her yerinde binbir mâna okunur,

Hangi vicdan bilemem masumlara dokunur?

Görmez misin onları nasıl medheder Kur'an?

Pek letafet kazanır, Kur'an dilinde ORMAN

Resulullah ne diyor, şu sözleriyle bir bak,

Dinle de iman ile ormana ol göz kulak:

"Kıyamet kopar görsen elinde de kir ağaç,

Mümkünse dikmek için durmadan toprağı aç!"

Yaş ağaç kesenlerin mutlak Cehennem yeri!

Niyyetin kesmek için Allah'tan kork, dön geri

Bunca âyet hadisler, veriyorlar tek haber

Ağaca kıyanlardan yüz çevirir PEYGAMBER!