HARRA KATLİAMI (2)
Pazar, 07 Temmuz 2013 00:00

HARRA KATLİAMI (2)

(...dünden devam)

Vali Osman b. Muhammed, bir grup Medineliyi yanına getirtti ve onları bu tür davranışları sebebiyle sert bir şekilde azarladı. Bu tavır Medinelileri çok kızdırdı.

Bir gün Medine’ye çokça yağmur yağdı ve halk yağmur sularını kendi tarlalarına akıtabilmek için koşuşturmaya başladı. Muaviye’nin Mevâlîsi de yağmur sularını Muaviye’nin arazisine bağlamak için harekete geçti. Bunun üzerine Medineliler, onlarla mücadele etmeye başladılar. Tansiyon yükseldi.

Kerbelâ katliamının haber alınmasıyla ipler tamamen koptu. Abdullah b. Zübeyr, Yezid’e olan bey’atini geri çekti. Çarşı halkı bir bayrak açarak onun mevâlîsi ile çarpışarak bazılarını öldürdü. Bu olay, Kerbela katliamının ardından bardağı taşıran son damla oldu ve Medineliler, vali ve Ümeyye Oğullarına (Emevîlere) karşı isyanı başlattılar; onları Medine’den kovdular. Kovulan Ümeyye Oğullarının (Emevîlerin) geçecekleri yolları kayalarla tıkadılar.

Büyük Katliam:

Yezid’in ordusu Müslim b. Ukbe komutasında Medine’yi kuşatıp teslim olmaları için 3 gün mühlet verdi. 3. günün sonunda şehre saldırdı ve kısa sürede şehri teslim aldı. Üç gün boyunca şehir yağmalandı, talan edildi. Kadınlara, kızlara üç gün boyunca tecavüz serbest bırakıldı. Birçoğu ganimet olarak alındı. Mekke ve Medine’de onbine yakın insan katledildi.
Bu olaydan sonra aileler kızlarını evlendireceklerinde bekâret konusunda garanti veremiyorlardı. Harra Katliamı da denilen bu olay, İslam tarihinin yüz karası olarak nitelendi ve Kerbela’dan değil, asıl bundan dolayı Yezid’e lanet edilmesi caiz görüldü.

Medine katliamından sonra Mekke kuşatıldı. Şehir mancınıklarla dövüldü. Bu saldırılar sırasında Kâbe’nin duvarları yıkıldı. Ahşap kısımları ve örtüsü yandı.

1. Mekke kuşatması sırasında Yezid’in ölüm haberi gelince kuşatmaya son verildi ve Emevi ordusu geri çekildi.

Abdullah, harap olmuş Kâbe’yi temellerine kadar yıktırıp yeniden inşa ettirdi.
Diğer taraftan Yezid’in yerine önce oğlu II. Muaviye’ye, iki ay sonra onun da ölümü üzerine Mervan b. Hakem’e bey’at ettiler. Emevi ailesinden iki yöneticinin art arda ölümüyle meydana gelen kargaşa döneminde Filistin, Humus ve Kınnesrin ordugâhları Abdullah b. Zübeyr’e bey’at etmeye hazırlandılar. Fakat Mervan b. Hakem, kısa zamanda duruma hâkim oldu. Bu arada, Abdullah’ın Filistin’i almak için kardeşi Mus’ab idaresinde gönderdiği ordu başarısızlığa uğradı. Bu mücadeleler devam ederken, 7 Mayıs 685′te Mervan öldü ve yerine oğlu Abdülmelik geçti.

Karışıklıklar devam ediyordu. Müslümanlar ikiye bölündü. Hicaz ve doğu eyaletlerinde Abdullah b. Zübeyr, Suriye, Filistin ve Mısır’da Abdülmelik hâkimdi. Diğer taraftan Hariciler de çetelerle Abdülmelik’e karşı savaşıyordu.
Karışıklıkları bastırıp duruma hâkim olan Abdülmelik, hiç zaman kaybetmeden ünlü komutanı Haccac b. Yusuf’u bir orduyla Mekke üzerine gönderdi.2. Mekke kuşatmasında yine mancınıklarla Kâbe saldırıya uğradı ve 2. kez büyük hasar gördü. Şehir direnmekteydi. Haccac, Abdülmelik’ten hem takviye birlikler göndermesini hem de gerektiğinde şehre şiddetli bir taarruzda bulunmaya izin vermesini istedi. Abdülmelik, 5 bin askerden oluşan takviye bir birlik gönderirken taarruz iznini de vermişti. Kuşatmanın altıncı ayında evlerde yiyecek bir şey kalmamıştı. Birçok mahallede bulaşıcı hastalıklar ortaya çıkmıştı. Haber gönderilemiyor, yardım gelmiyordu. Kaynakların çoğunda, kuşatma altında çok zor günler geçiren Müslümanların binek hayvanlarını, hatta hakaret amacıyla Haccac tarafından kendilerine mancınıkla atılan köpekleri bile yemek zorunda kaldıkları anlatılmaktadır. Yorulan, bıkan, açlıkla baş başa kalan bazı direnişçiler; Abdullah b. Zübeyr’in etrafından ayrılmaya başladılar. Bunların arasında Abdullah’ın oğullarının dahi bulunduğu kaydedilmektedir. Abdullah, durumun çok kötüye gittiğini ve başka bir çıkış yolu olmadığını görmüştü. Teslim olmak yerine ölümü tercih etti. Şehirde yaşanan faciaya bir son vermek ve daha fazla insanın ölmesini engellemek amacıyla bir çıkış hareketi yaptı ve vuruşarak öldü (1 Ekim 692). Adı, zamanla zulüm ve zorbalıkla özdeşleşecek olan Haccac; büyük bir vahşet ve gururla Abdullah b. Zübeyr’in başını kestirerek önce secdeye kapandı, daha sonra da onun başını Suriye’ye gönderdi. Haccac, haram ayda haram kılınan bir bölgede kan dökmekten, Allah’ın evini taşa tutmaktan ve Kâbe’nin içine sığınan insanları bile katletmekten çekinmemişti.
Kerbela’dan sonra Mekke ve Medine katliamlarıyla Müslüman sahabenin kökü kazınmış sayılırdı. Geride sesi çıkacak, karşı koyacak, Müslümanlara önderlik yapacak kimse kalmamıştı.
Belki de İslam adı altında karşı devrim tamamlanmıştı. Eski putperest adet ve ibadetlerine yeniden yol açılmış, eski Arap geleneklerinden kaynaklanan rivayetler dini inşa edilmeye başlamıştı.

Kaynaklar:

Muhammed İbn Sa’d, et-Tabâkâtu’l-Kübrâ, V, 66;
Belâzürî, Ensâbu’l-Eşrâf, thk.,
Süheyl Zekkâr,-Riyad Ziriklî, Beyrut 1417/1996, V, 341;
Taberî, Tarihu’l-Ümem ve’l-Mülûk, Beyrut trz., IV, 371;
İbnü’l-Esir, el-Kâmil fi’t-Tarih, yay.
Carolus Johannes Tornberg, Beyrut 1399/1979, IV; 111-112;
Muhammed b. Hasan ed-Diyarbekrî, Tarihu’l-Hamîs fî Ahvâli Enfesi Nefîs, Dâru’s-Sadr, trz., II, 300;
İbnü’l-İmâd, Şezerâtu’z-Zeheb fî Ahbârimen Zeheb, thk., Beyrut 1406/1986, IV, 283;

***

Son Güncelleme: Cumartesi, 29 Haziran 2013 21:06
 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş