OKURUMUN TAKDİRİ (1)
Pazartesi, 17 Haziran 2013 00:00

OKURUMUN TAKDİRİ (1)

Süleyman Hocam selamünaleyküm, Allah sağlık, sıhhat afiyet versin size ve Ateş ailesinin tüm mensuplarına.

Ben sizin tüm külliyatınıza çok şükür ki sahibim. Kur’an’ı anlama yolunda kendime sizin eserlerinizi rehber edinmişim. Hatta arkadaşlara ‘’benim imamım Süleyman Ateş’’ derim. Sizi eserlerinizi okumak bir farklılık, bir meziyet bence.

Bugün kitaplarınıza ulaşamayan ve kendisine Yeni Ufuklar Neşriyat’ın kapandığına dair bilgi verenlerin olduğunu söyleyen birine cevaben yazmışsınız. Ben de bu konuya bir şey eklemek istiyorum.

Diyanet Vakfı’nın yayınevlerinde sizin eserleriniz yok maalesef. Herkesin her türlü eseri, tefsir kitabı, meali düzineler halinde var ama sizin yok. Cühela sizin insanlığın hizmetine sunduğunuz hazineyi görmüyor! Vakıf kitap satış mağazalarında bugüne kadar sadece 1 adet mealinizi gördüm, hemen birine hediye etmek için satın aldım. Onun dışında da görmedim.

Vakıfçıların bu hareketinin gerçekleri örtbas etmek niyetiyle yapılan ilm-i siyaset olduğunu düşünüyorum ama hakikatler böyle basit ayak oyunlarıyla engellenemez. Su, yolunu bulur. Allah dinini tamamlar!

Dinimiz üstündeki bu Emevi vesayeti bir gün kalkacak inşallah-u teala.

Allah size bol ve bereketli bir ömür versin, çünkü bizim size ihtiyacımız var. Göreviniz henüz bitmedi bence.

Kalbî muhabbetlerimle ellerinizden öperim Ateş Hocam.

Saygılarımla,...

Cevap: 1) Teşekkür ederim ..., Maalesef Diyanet Vakfı da bazı önyargılı insanların elinde bir çıkar yuvası haline gelmiştir. Oysa o Vakfın kuruluşunda ve gelişmesinde benim de katkım olmuştur. Halbuki sizin de önceki mailinizde belirttiğiniz gibi Tefsir diye ortaya çıkardıkları Kitabın çoğu da benim kitabımdan aşırmadır. Ama söylemezler. Söylemezler ki bu düşünceleri orijinal olarak kendileri üretmiş görünsünler

Böyle ayak oyunlarını, kör taassubu gördükçe doğrusu düş kırıklığına uğradım. Allah, onların pazarladıkları kitaplarda değil, âşıkların gönüllerindedir.

Cevap: 2) Değerli ve sevgili Namık Bey, sizi hakikat yo­lunda bıkmadan araştırarak gerçekleri keşfetmenizden ötürü tebrik ederim. Hakkımdaki iltifatkâr sözleriniz için de teşekkür ederim. Bu fakir, çok küçük yaşından itibaren samimiyetle ve karşılığını sadece Allah'tan bekleyerek Kur'ân'a hizmete çalıştım ve nefes alıp verdikçe Allah'tan bu azmimi artırmasını, güç ve sıhhat vermesini diliyorum.

Maalesef benden sonra, hiç gerek yokken Tefsir yazmaya kalkanlar, bir yandan beni gölgelemek, bir yandan da sözde kendi eserlerini sürmek için fakiri halk nezdinde karaladılar ama hiç ismimden söz etmeden, referans vermeden eserlerimden bol bol yararlandılar. Açıkça bizim izahlarımızı intihal ettiler, ama bu düşün­celeri kendilerinin orijinal düşünceleri gibi gösterdiler. Yazacak idiyseniz niçin benden önce yazmadınız da ben yazınca yazdınız?

Bir hususu belirteyim: Din bilimi uzmanlarından kimse hayatını kaleme almamıştı. Ben hayatımın özet kısmını "Bir Ömür Böyle Geçti" adıyla yayınlayınca baktım ki birçok din uzmanı kendi hayatlarını yazıp yayınladılar. Yani bu konuda da onlara örnek olduğumu sanıyorum. Niçin beni hemen taklidederler? Taklidetmeleri iyi de ilham aldıkları kaynağı itiraf etmeleri ilim namusu gereği değil mi?

Ne diyeyim, bizim insanımız böyle. Orijinal fikir üreten nadirdir ama üretilen fikirleri hemen aşıranlar çoktur. Maalesef bulunduğum akademik jüri üyeliklerinden de gördüm ki yazılan sözde akademik tezlerin bir kısmı intihaldir. Ya yabancı dilde yazılmış bir eserden intihal (aşırma) veya aynı dilde yazılmış bir eserin intihali. Bu, sadece bizde olan bir şey de değil. Dünyada da genelde durum böyledir. Görev yaptığım Suudi Arabistan'da da bir bilim adamı Osmanlı tarihi ile ilgili bir eserimi kendine mal edip akademik unvan almaya kalkmış, sonra işin farkına varan bir jüri üyesinin açıklamasıyla tez reddedilmişti. Allah'a şükür, işin gerçeğini bilen bazı hakşinas insanlar, birçok kişilerin ve hatta grupların, ilmen bizden beslendiklerini, ama aleyhimde atıp tutmaktan da geri durmadıklarını fark etmiştir. Ne diyeyim, ben Hz. Ya'kub'un şikâyetiyle Allah'a niyaz ediyorum: "Ben üzüntümü ve tasamı yalnız Allah'a arz ederim!" (Yusuf: 86) Şairin dediği gibi:

"Er yarın Hak Divanında bellolur."

 

(devamı yarın..)