BANKA PROMOSYONLARI REKLAMDIR *** İSLAM'IN YOZLAŞTIRILMASI
Pazartesi, 29 Nisan 2013 00:00

BANKA PROMOSYONLARI REKLAMDIR

Değerli hocam yazılarınızı her gün takip etmekteyim. Gelen soruları bıkmadan üşenmeden cevaplayarak bizlere dinimizi yalın olarak nasıl anlayacağımızı açıklamaya çalıştığınız için Allah sizden razı olsun. Benim de birkaç sorum var.

Kur’ân’ı iniş sırasına göre okuduğumda hem Kur’ân’ın mesajını hem de peygamberimizin psikolojisini daha iyi anlıyorum. İnternete yaptığım araştırmalarda aslında iniş sırasına göre verilen Sure sıralamalarında bile bazı ayetlerin daha önce/sonra indiğini fark ettim. Peygamber’imize 23 yıllık süre boyunca, zaman sırasına göre indirilen sure ve ayetlerin doğru sıralaması nasıldır?

2. Bugün herhangi bir Kur’ân’ı ele aldığımda iniş sırasında olmadığını görüyorum. Şimdiki sırada okunması gerektiğini Peygamberimize Cebrail mi söylemiştir? Surelerin başlıklarını (örneğin Fatiha veya Bakara) Peygamber’imiz mi belirlemiştir? Yoksa bu her iki durumu, Peygamberimiz vefatından sonra gelenler mi belirlemiştir?

3. Çalıştığım kurum, 6 senede bir maaşlarımızın yatırıldığı banka ile sözleşme yapmak için ihaleye girer ve sonunda kurum bir banka seçer. Seçilen banka “banka özendirme ihalesi” adı altında neredeyse bir maaşa yakın bir meblağı tüm çalışanlarına verir. Bu para helal olur mu?

Benzer bir durum ATM’lerde araba, laptop vs. çekilişleri gerçekleşmektedir. Bunları da kabul etmek, dinimizce uygun mudur?

Cevap: 1 ve 2 numaralı sorularınız için Yüce Kur'ân'ın Çağdaş Tefsiri adlı eserimin önsözünü okuyun. Bu sorular öyle bir çırpıda söylenecek üç beş cümle ile yanıt bulmaz. Bankanın verdiği promosyonlar benim kanaatime göre helaldir. Banka bu promosyonları faiz olarak değil, müşteri celbetmek için vermektedir. Yani bir tür reklamdır. Bunu vermek için sizden para almıyor, kendisi hediye ediyor.

 


 

İSLAM'IN YOZLAŞTIRILMASI

Sayın Süleyman Bey; ben ibadetlerimi Peygamber Efendimizin yaptığı gibi yapmak istiyorum. (Namaz, Oruç gibi.)

Ancak şu ifadelerin de var olduğunu biliyorum. Sahabi Enes b. Malik ağlayarak şöyle diyordu: "Resul'den öğrendiklerimiz içinde bozulmayan tek şey şu namaz kalmıştı; onu da tanınmaz hale soktular."

Sahabi Ebu Derda'ya sordular: "Resul, bugünkü uygulamalarımıza baksa beğenmeyeceği bir şeyimizi görür müydü?" Cevap verir: "Beğeneceği bir şeyimizi görür müydü diye sorsana!" Hasan el-Basri: "Resul şu mescitlerinizin önünde durup baksa kıble dışında değişmeyen bir şey bulmazdı!" (Turtuşi; Kitabul-Havadis vel-Bida)

Bunların doğruluğu nedir? Eğer doğruysa, bugün kıldığımız namazda bile sıkıntı var demektir. Çünkü bazı dönemlerde sırf fitne çıkar diye kadınlar camiye sokulmamış ve bu uygulamalar sonucunda kadınların camiye gidişleri azalmış ve insan eliyle Allah'ın buyruklarıyla oynanmıştır.

Peki, Peygamber Efendimiz, namazını nasıl kılardı, dediğimizde bile birçok ihtilaf var. Her kalkıştan sonra elleri tekrar göğüs hizasına kadar kaldıran da var. Sizden bu konu hakkında bir bilgilendirme istiyorum. İyi çalışmalar.

Cevap: Bu sözlerin doğruluğunu bilmem. Elbette Peygamber'den sonra dinde birçok değişiklik olmuştur. Ama dinin temelini Kur'ân belirler. Kur'ân'da namazın öğeleri ve vakitleri belirtilmiştir. Namazın temel öğelerinden biri ayakta durmak ve Kur’ân okumaktır. “Akımi’s-salât: Namazı ikame et (yakta tut, kıl)” (İsra: 78), “Rabbin senin geceleyin kalkıp namaz kıldığını biliyor…” (Müzzemmil: 20) âyetleri ve benzerleri namazın ayakta durma öğesini belirtir. Yine Müzzemmil Suresinin 20’nci âyetinde namazda kolaya gelen Kur’ân okunması emredilmektedir. Hac Suresinde ve başka yerlerde “Ey inananlar, rükû ediniz, secde ediniz!” âyetleri, Namazın rükû ve secde öğelerini belirlenmiştir. Demek ki bugün kıldığımız namaz, temel öğeleri Kur’ân’da belirlenmiş olan namazdır. Ancak Nisa Suresinin 102. âyetinden, cemaat namazlarının ikişer rek’at olduğu anlaşılır. Zaten Mekke döneminde cemaat namazları ikişer rek’at kılınırdı. Medine’ye hicretten sonra iki rek’atli öğle, ikindi ve yatsı namazları, ikişer rek’at ilave ile dörder rek’at olarak kılınmıştır. Ancak bu husus hadis rivayetleriyle sabit olmuştur. Kur'ân'a uygun hadisler de Kur'ân'ın yönetmeliği durumundadır. Bunların hepsini uydurma saymak kötü düşünceli insanların sokmak istediği fitnelerdir. Siz Kur'ân'ı okuyun, bir de isterseniz "Kur'ân Ansiklopedisi" adlı eserimi okuyun. O zaman gerçek İslâm'ı öğrenir ve uygularsınız. Başarı dileklerimle.