Nush ile yola gelmeyeni...
Çarşamba, 06 Mart 2013 00:00

Nush ile yola gelmeyeni...

Hocam iyi günler dilerim, Üniversitede mezuniyet aşamasına gelmiş, din konusunda aklımıza gelenleri tartışan, Kur'an mealine bakan üç arkadaş olarak geçen gün internette Elmalılı Hamdi Yazır'ın Nisa Suresi’nden şu meali bulduk: "Erkekler, kadın üzerine idareci ve hâkimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkâr olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür."

Bizim bildiğimiz kadarıyla her türlü canlıyı dövmek ya da eziyet etmek günahtır. Bu meali internetten bulduğumuz için doğruluğuna pek itimat etmedik ve biraz da kafamız karıştı. Doğruluğunu size danışmak ve "kadın dövmek" konusunda Kur'an'da geçen tanımlar nelerdir? Teşekkür ederiz...

Cevap: Nisa Suresinin 34. âyetine benim mealim şöyledir: "Allâh, insanları birbirinden üstün kıldığı ve mallarından harca(yıp kadınların geçimini sağla)dıkları için erkekler, kadınlar üzerinde yöneticidirler. Bundan dolayı iyi kadınlar itâ‘atkâr olup, Allâh’ın kendilerini korumasına karşılık (Allah’ın verdiği başarı ile) gizliyi korurlar (kocalarına aslâ ihanet etmezler). Hırçınlık, etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarda onlara sokulmayın, onları dövün. Eğer size itâ‘at ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol ara­mayın. Çünkü Allah yücedir, büyüktür."

Burada geçimsizliğin son haddine vardığı ailevi durum anlatılıyor. Serkeşlik yapan dik kafalı kadınlara önce öğüt verilmesi, bununla yola gelmezlerse bir süre onlardan ayrı yatılması emrediliyor. Bununla da yala gelmez, huysuzluklarını devam ettirirlerse o zaman başka çare kalmıyor, ayrılıp yuvayı dağıtmaktansa fazla hırpalamamak şartıyla dövülme yöntemi gösteriliyor. Bu şart değil, son çaredir. İyilikten anlamayana ne yapılacak? 1400 yıl önceki şartları da düşünmek gerekir. O zaman dövmek de ne kelime, adam karısını insan yerine dahi koymazdı. Evinde kocasızmış gibi bırakırdı. Miras vermezdi. Bütün bunları Kur'ân değiştiriyor, kadını Allah'ın huzurunda eşit yapıyor. Ama evin geçimini sağlamak görevi erkeğe verilmiştir. Buna karşılık kadının da evde dırdır kaynağı değil, huzur kaynağı, şefkat ve rahmet sembolü olması gerekir. Ama öyle olmuyor, sürekli dırdır, sürekli dik başlılık. O zaman Ziya Paşa'nın dediği gibi:

Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir,

Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir!

 

 

   Copyright @ Süleyman Ateş